Akvaryum, Akvaryum Balıkları, Akvaryum Canlıları, Akvaryum Bitkileri, Balık hastalıkları, Balık Yemleri, Tatlı su akvaryumları, Tuzlu su akvaryumları, Canlı Balık Yemleri, Akvaryum Hesaplamaları

Bitkili Akvaryum Kurulumu

Bitkili Akvaryum

Bitkili akvaryum kurulumu, evinizde doğadan bir parça olarak mekanınıza huzur katan ve göz dolduran canlı bir dekorasyonun yapılandırılmasıdır. Peki evinize, işyerinize bir bitkili akvaryum kurmaya karar verdikten sonra dikkat etmeniz gereken unsurlar nelerdir? Bitki akvaryumu nasıl kurulur?

Bitkili Akvaryum Kurulumunda Tankın Konumu

Akvaryumunuzu kurmaya başlamadan önce evin neresinde konumlanacağına karar vermelisiniz. Akvaryumunuzu kuracağınız yer öncelikle direkt güneş almamalıdır. Direkt güneş akvaryumunuzun gelişimini kontrol etmenize engel olur ve yosunlanma problemleri yaşayabilirsiniz. Bunun yanında insan, ses ve ışık gibi unsurların yoğun olmadığı bir yer seçilmesi akvaryumunuzdaki canlıların huzuru ve sağlığı açısından da iyi olacaktır. Ayrıca akvaryumda yapacağınız tasarım da konumlanacağı yere göre değişebilir. Örneğin odanın tam ortasına kuracağınız bir akvaryumda ada (merkezi odaklı) bir tasarım uygulayıp 4 cepheden de görünür olmasını isteyebilirsiniz.

Bitkili Akvaryum Kurulumunda Ön Hazırlık

Kurulumdan önce yapmanız gereken hazırlık tabii ki tankınızı sipariş etmek, ardından da tanka uygun filtrasyon, aydınlatma, CO2 gibi ekipmanları temin etmek olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus ise araştırma yapmadan harcama yapmamak olacaktır. Yanlış yaptığınız her seçim size yeni bir maliyet çıkartır ve projenizin finale ulaşmasını geciktirir. Bitkili akvaryumlarda tank hacminin en az 4 ila 8 katı debiye sahip bir filtrasyon bitkilerinizin ihtiyacı olan akıntıyı sağlayabilirken, aşırı akıntı canlılarınızı yorgun düşürüp hastalanmalarına sebep olabilir. İstediğiniz donanımların kalite ve performans özelliklerini iyi araştırmalısınız. İnternetteki diğer site ve forumlarda almayı düşündüğünüz ürünü daha önce kullanan hobicilerin yorumlarına başvurabilirsiniz.

Hardscaping

Bitkili Akvaryum Kurulumu
Hardscape Hazırlanışı
Alman stili bir akvaryum tasarlamıyorsanız eğer hardscape yapacağınız tasarımın iskeletini oluşturacak demektir. Hardscape bitkili akvaryum tasarımının kaya, kum ve köklerle susuz olarak tasarlanması aşamasıdır. Hardscape çalışması susuz yapıldığı için yaptığınız tasarım içinize sininceye kadar değişiklik yapabilir, arkadaşlarınızın ve diğer hobicilerin fikirlerini alabilirsiniz. Hardscaping, tasarımın ana iskeletini oluşturacak tasarım süreci olduğundan aceleye getirilmemesini tavsiye ederiz. Aynı zamanda hardscape yapılırken tankın uzun sürede yaşayacağı deformasyonları da göz önünde bulundurmak gerekir. Örneğin kullandığınız bitki kumu yüksek noktalarda zamanla yer çekimine yenik düşerek erezyona uğrayabilir. Bu durumda kaymamasını istediğiniz bölgelerdeki kumu plastik destekler veya kayalar ile destekleyebilir ayrıca kaya ve kökleri birbirine yapıştırarak estetik bir görsellik elde edebilirsiniz. Hardscaping tasarımsal bir çalışma olduğu kadar yapısal bir çalışmadır da. Tasarımda konumlandırdığınız kayaların zamanla yer çekimi ve akıntıya yenik düşerek akvaryum içinde devrilmesini ve tankınızın camına çarpıp kırmasını istemezsiniz. Hardscaping de dikkat edilmesi gereken bir nokta da köpük (strafor) kullanımıdır. Tankınızı konumlandıracağınız mobilya ile tankınız arasına yerleştireceğiniz ince bir tabaka strafor taban camının esnemesini ve ilerde çatlamasını engeller. Ayrıca zemine koyacağınız sert ve ağır kayaların altına strafor koyarak taban camınızı güvenceye alabilir, tankınızı daha emniyetli bir hale getirebilirsiniz.

Hardscape Seçimi

Bitkili Akvaryum Kurulumu
Hardscape Kayaları
Tasarımınıza geçmeden önce mutlaka aklınızda bir fikir olsun ve bu fikre uygun kaya, kök ve kumları temin etmeye çalışın. Yerel veya sanal akvaryum mağazalarından bu dekorları temin edemiyorsanız dekorasyoncuların sıkça uğradığı taş marketleri ziyaret edebilir, doğa gezilerine çıkabilirsiniz. Doğa gezilerinden elde ettiğiniz materyellerde dikkat etmeniz gereken birkaç unsur vardır. Bunların ilki malzemelerin suya salınım yapmamasıdır. Örneğin topladığınız kayaların suya salınım yapıp yapmadığını üzerine birkaç damla tuz ruhu dökerek tespit edebilirsiniz. Tuz ruhu dökünce bir kabarma oluyorsa taşınız salınım yapıyor demektir.
Ağaç kökleri ve dalları için ise ayrı işlemler yapılması gerekir. Öncelikle topladığınız ağaçların ölü ve kuru olduğundan emin olmalısınız. Değilseniz bir süre fırında bekleterek bunu sağlayabilirsiniz. Ağaç dalları doğal ortamında içinde tanin maddesi bulundurur. Tanin maddesi canlılar için zararlı değildir ancak suyunuzu çay rengine döndürebilir. Tanin maddesi ve diğer maddelerden ağaçları arındırmak için sürekli kaynatma ve su değiştirme yoluna gidilir, ta ki kaynatılan su renk değiştirmeyene kadar. Bu işlemi ağacın sahip olduğu tanin miktarına oranla 10-15 defa tekrar etmeniz gerekebilir. 

Bitkili Akvaryum Zemini Hazırlamak

Bitkili akvaryumda zemin, hem bitkilerin ihtiyacı olan gübrenin sağlanması hem de filtrasyon açısından hayati değer taşır. Her ne kadar sump veya dış filtre gibi donanımlar bitkili tankın filtrasyonunu sağlasa da akvaryum zemini yararlı bakterilerin tutunması için çok geniş bir bakteri yatağı sağlar. Bu yüzden bitkilendireceğiniz alanlarda, bitkili akvaryum için özel üretilmiş bitki kumları kullanmak gereklidir. Bitkilendirmeyeceğiniz alanlarda ise gözünüze güzel gelen, tasarıma uygun bulduğunuz, su değerlerini etkilemeyecek yani salınım yapmayacak silis kum gibi kum tiplerini tercih edebilirsiniz. Kumunuzun yüksekliği en az 3-4cm olmalıdır. Hardscape’inizi hazırlarken de kumunuzu akvaryumun arka camına doğru yükselterek tankınıza derinlik hissi kazandırabilirsiniz. Bu işlemleri yaparken kum düzenleyici gibi aparatlar işinizi kolaylaştıracaktır. Ayrıca zemininizde engebeler, çukurlar, yükseltiler oluşturarak da tasarımınıza daha doğal bir görüntü kazandırabilirsiniz.

Softscaping Aşaması

Softscaping yani akvaryumun bitkilendirilmesi uzun zaman alan bir süreçtir. Öncelikle ekeceğiniz bitkilerin köklerinin çabuk gelişip kumunuza kolay tutunması için kaliteli ve sağlıklı bitkiler tercih etmelisiniz. Ayrıca bitkilerin satın alım süreci de önem taşır. Türüne bağlı olarak, günlerce kargoda yol alan bir bitki ışık ve besin alamadığı için kondisyonunu kaybedebilir. Bu yüzden siparişlerinizi softscaping yapacağınız güne yakın bir zamanda elinizde olacak şekilde önceden siparişini vermelisiniz.

Softscaping’de Bakım Araçlarının Önemi

Softscaping saatlerce sürebilen bir süreçtir. Bu yüzden çalışma alanınızı ve araçlarınızı önceden hazırlamalısınız. Bitkilendirmeye başlamanızdan itibaren saatler geçebileceğinden, ilk diktiğiniz bitkiler nemsizlikten kuruyabilirler. Bu yüzden bitkilerinizi daha önce kimyasal madde konulmamış bir sprey ile sık sık nemlendirmeniz gerekecektir. Bitkilendirmeyi bitki köklerine zarar vermeden, kendinizi yormadan, elinizin giremeyeceği yerlere de ulaşarak hızla yapabilmek için bitki cımbızı, bitki makası, kum düzenleyici gibi araçlar işinizi oldukça kolaylaştıracaktır.
Bitki dikiminde kısa bitkileri ön plana, orta boydaki bitkileri orta plana, uzun ve yukarı uzayan bitkileri ise arka plana dikerek tasarımınızı daha izlenebilir ve derinlikli kılabilirsiniz.

Bitkili Akvaryum Kurulumuna Start Verilmesi

Bitkili akvaryumunuzun tasarımı artık tamam olduğuna göre suyunuzu ekleyebilir ve sisteme start verebilirsiniz. Suyunuzu doldururken mutfak kabı gibi basit bir aparatla suyun tazyiğini dağıtıp tasarımınızın bozulmasını engelleyebilirsiniz. Akabinde filtreniz, ısıtıcınız, aydınlatmanız, CO2 sisteminiz gibi ihtiyaç duyduğunuz ekipmanları fişe takıp sisteminize start verebilirsiniz. Aydınlatma ve CO2sisteminizi zaman ayarlı priz kullanarak düzenli saatlerde çalıştırmalısınız. İlk olarak tankınıza bakteri kültürü ekleyip nitrojen döngünüzün oluşumunu hızlandırmalısınız.

Örnek Bitkili Akvaryum Kurulumları

Bitkili akvaryum kurulumu teferruatlı bir süreç olduğu için bu hobide eğer yeni iseniz aşağıdaki video gibi kurulum örneklerini inceleyip hoşunuza giden birini taklit etmek işinizi kolaylaştırabilir. Bitki seçimi, zemin malzemesi seçimi, aydınlatma ihtiyaçlarının tespiti gibi uzmanlık gerektiren noktalarda hata payınızı en aza indirgeyebilirsiniz. Taklit etmek kelimesi pek hoşunuza gitmeyebilir ancak tasarımınızda kullandığınız her tür hardscape materyeli eşsiz bir parça olduğundan tasarımınız taklit ettiğiniz tasarımdan mutlaka farklı görünecektir. Ancak başarısını taklit etmiş olacaksınız.

Oku

Su Piresi Üretimi ve Püf Noktaları


Su piresi nedir, neye benzer?
Su pireleri doğada alg, tek hücreli canlılar ve bazı bakterilerle beslenen “Cladocera” familyasına ait bir tatlı su canlısıdır.

Su pireleri hakkında genel bilgiler (Özet)
Su pireleri az bir kültür ile kısa zamanda ve masrafsız şekilde çoğaltılabilir. Çok besleyicidir, sindirimi kolaydır ve üreme çağında olan balıkları üremeye teşvik eder.
Damızlık balıklarda yağlanmaya neden olmadığı gibi, tubifex (kan kurdu) gibi sağlıksız bir canlı yem değildir, sterildir.

5 litrelik petlerde dahi su piresi üretebilirsiniz. Spirulina ile besleyebilir yahut güneş alan bir yerde pet şişeyi yosunlandırarak doğal bir beslenme ve üreme ortamı oluşturabilirsiniz…

Su pirelerine hava motoruyla hava vermeyiniz, su piresi tanklarına ısıtıcı bağlamanıza gerek yoktur ve yine dip çekimi / su değişimi yapmayınız. Akvaryum suyu ile doldurulmuş ağzı açık kaplarda (min 5-6lt ) ve ideal oda sıcaklıklarında üreme ve gelişimlerini sürdürebilirler…

Verilebileceği Bazı Türlere Örnekler
Discuslar (Özellikle damızlıklar için yumurta döktüren olarak bilinirler)
Cikletler
Amerikan cikletleri ve tetralar
Canlı doğuranlar
Bettalar
Yavru balıklar
Tuzlu su balıkları

Su pireleri tatlı su canlıları olduğundan yenmemeleri halinde ölmeyecek ve suyu bozmayacaklardır. Aksine suda beslenerek suyu da temizlerler. Örneğin yeşil su problemi olan akvaryumlarda suyu berraklaştırmak için kullanılıyorlar.

Adım adım su piresi kültürü hazırlanması
– Bir kap (veya akvaryum) seçilir, akvaryumdan o kaba su doldurulur. (derin değil yayvan bir kap veya akvaryum daha iyi sonuç veriyor)
– Ardından akvaryumdan dış filtre, iç filtre süngeri veya elyaf alınarak bu suyun içerisine sıkılır, bir süre sonra balık pislikleri tabaka halinde dibe çöker. (yosunlaşma için gerekli besin/nitrat ve bakteri kültürü)
– Bir miktar spirulina tozu (kaba göre 2-3 çay kaşığı) hem kültürünüzü besin yönünden zenginleştirmek hem de yosunlaşmaya kültür olması açısından kaba dökülür, karıştırılır.
– Kap yosunlaşması için güneşe bırakılır. Hava şartlarına göre kap bir kaç gün içerisinde yosunlaşır. (kabın kenarları yosunla kaplanır)
– Su pireleri kaba aktarılır. Balık aktarır gibi önce su ısısı eşitlenir sonra kaptan su aşılanarak şartlar eşitlenir, su pireleri kaba aktarılır. (ayrıntılar en altta mevcut)
– Kap kenarlarında debelenen su pirelerinin yosunları tüketmesi zevkle izlenir
– Düzenli olarak pireler hasat edilir (balıklara verilir), hasat etmezseniz büyükler bir süre sonra ölüyorlar (bir hafta), dipte ölülerini görebilirsiniz. (dokunmayın kalsınlar)
– Gözlemlerinizde büyüklerden çok, küçük boyutlarda olan yavru pirelere dikkat eder / görürseniz kültürünüzün sağlıklı olduğunu, doğru yolda gittiğinizi anlayabilirsiniz.



Detaylar ve Püf noktaları

* Pire yakalama kepçenizi iri gözenekli seçerseniz kültürün sağlığı açısından gelecek nesilleri (yavruları) hasat etmemiş olursunuz.
* Hacim küçük olduğunda (1-2 litre) güneşin ortasına koymayın, su çabuk ve fazla ısındığından ölürler. Eğer eviniz çok güneş alıyorsa 20 lt’lik kovalar daha uygun olacaktır.
* Özellikle gözümüze az geliyor ama onlara göre çok fazla besin atıldığında fark etmeden sularını bozuyoruz, buna özellikle dikkat edilmeli
* Her zaman yedek bir kültürünüz olsun; üreme hızları düşük dahi olsa yemleme ve denemeler yapmadığınız, fazla kurcalamadığınız bir şişe/kap yedek bulundurun. Merak etmeyin, kalmazlar ama hani havasız veya aç kalırlarsa en kötü azalırlar.
* Eğer kültürünüz çöktüyse ve elinizde çok az pire kaldıysa (5-10-20 dahi olsa) İlk yapmanız gereken hacimi düşürmektir.
Örneğin 20 litredekiler çöktü, sağ kalanları hemen 500 ml kaba alın ya da suyu boşaltın (1-2 parmak yeterli), ertesi veya sonraki günde 1 litreye (veya ilave su), sonra 2-3-4 litre olarak devam edin hızla ürediklerini göreceksiniz. Temel amaç çiftleşmelerini dolayısıyla üremelerini hızlandırmak.

Oluşan koku ve hava verilmesi hakkında gerçekler
Su pireleri koku yapmaz, birkaç başlıkta bu tür şikayetler gördüm. Koku varsa suyunuzdan ya da verdiğiniz yemlerden/besinlerden kaynaklanıyordur.
Oturmuş akvaryumun suyu nasıl yağmur sonrası toprak kokusu gibi kokuyorsa (Mis gibi) “doğru” su piresi kültürünün suyu da bunun gibi kokar.

Maya ile, çorba ile vb beslenen kültürlerde doğal olarak ağır, ekşi, değişik rahatsız edici bir koku olabiliyor.(Çürükçül ortam) Acemiliği attıktan sonra bu tür beslemeler yapmadım, kimseye de önermiyorum.
Yoğun yeşil sularda da bir koku olabilir, tam hatırlamasam da o tarz bir kültürü koklamıştım, rahatsız edici yoğun bir koku vardı. (tam tarif edemiyorum)

Sonuç olarak pireler çürükçül bir ortamda beslenirse çürükçül bir koku alınır, havalandırılmaz ise koku artarak odaya yayılır Akvaryum suyu ile doğal bir tatlı su ortamı oluşturulabilirse mis gibi bir koku alınır, havalandırmaya ihtiyaç olmaz.
Pireler doğada balıkların yaşadığı ortamlarda yaşar, suyu süzerler ve balıklara yem olurlar.

Havalandırma
Çürükçül ortamda yapılan havalandırmanın kokuyu azaltmasının sebebi ortamın birazda olsa oksijenlenerek döngüye girmesidir, yanlış olan havalandırma yapmak değil, kültürün çürükçül ortamıdır. Bu ortamı değiştirmek varken, iyileştirmek için havalandırma yapılması anlamsız olacağı gibi havalandırma sırasında oluşan dalgalanmadan pireler zarar görecek, çoğu durumda (akıntısız alan olmadığında) ölümler gözlenecektir. Su pireleri hava ihtiyaçlarını yüzeyden giderebildikleri gibi, ilk resimde su yüzeyinde köpük gibi görülen kabarcıklar fotosentez kabarcıklarıdır ve suya bir miktar oksijen sağlarlar (yosun kaynaklı).

Kısaca koku ortamın dengeden çürükçüle doğru geçtiğinin kanıtıdır. Havalandırma bu sorunu çözmez, maskeler
Akvaryumlarda olan kokuşma hali de bakterilerin popülasyonlarının yetersiz kalarak çevrimi yeterli yapamamalarından kaynaklanır.

Su pirelerinin beyaza olan ilgileri;

Beyaz ve küçük bir kabı (örn dondurma kasesi) suya ters ya da yan gelecek şekilde koyun ve yüzdürün. 15-20 dakika sonra su piresi kültürünüzün %30-50’si yavrularda dahil bu kabın ya içine girecek ya da dışında debeleniyor olacaktır.
Benim kültürümde yok ama bazen su piresi kültürlerinde değişik canlılar olabiliyor (örn:bosmina), su piresi dışında kalan farklı türleri birbirinden ayırmak veya kültürünüzün durumunu yavru miktarını öğrenmek için bu yöntemi kullanabilirsiniz

Üreme hızları
Üretimleri çok kolaydır, 7 gün aralıklarla doğururlar ve uygun şartlarda inanılmaz hızlı ürerler, üremeyi tetiklemek için suyu sığ bırakmanız da işe yarayabilir… (daha önce değinmiştim)

Yemleme
Yem verme ihtiyacı hissedebilirsiniz ama sizin göremediğiniz besinlerle beslendikleri için aslında buna gerek yoktur, kaldı ki maya, hazır çorba vb besinler fazla verildiğinde suyu bozarak ölümlerine neden olabilir, risklidir ayrıca koku yaparlar…

Yine de eğer çok hızlı üretmeye ihtiyacınız varsa aşağıda sayacağım yemleri kontrollü olarak verebilirsiniz…

*Spirulina
Kültürün besin değerini arttırmak, zenginleştirmek ve üremelerini arttırmak için 1-2 çay kaşığı spirulinayı 500ml oda sıcaklığındaki suda eritip karıştırarak açık yeşil olana kadar pirelerin suyuna ekleyebilirsiniz… Suyun rengi açıldıkça hazırladığınız solüsyonu ilave edersiniz… Asla fazla vermeyin, azar azar dozajı arttırın tecrübe kazanın, aralıklarla verin ama bir anda boca etmeyin. Bu tüm yemler için geçerli.

*Tetrabits
10-15 litre su piresi kültürü için = 1 çay bardağına 1-2 çay kaşığı tetrabits ekleyin (veya herhangi bir balık yemi). Çay bardağına yemin yüksekliği kadar (1 parmak) kaynar su ilave edin ve çay kaşığı ile iyice ezin. Daha sonra bardağın kalanını ılık suyla doldurun ve 5 dk bekleyin. Ezilmemiş tetrabits tortusu dibe çökecek ve kırmızı bir su elde etmiş olacaksınız. Bu suyu kültür üzerinde gezdirin ama tortuyu dökmeyin tekrar kalan tortuya aynı işlemi uygulayın. 2-3 günde bir bunu uygulayın, her yemde olduğu gibi aşırıya kaçmayın.
Sonuç : Çok sayıda kıpkırmızı pireleriniz olacaktır, suyunuz berrak olsa da bir pet şişeye pire doldurduğunuzda yoğun kırmızı renk elde edersiniz. (Kültür gönderdiğim kişiler nasıl kızarttığımı çok soruyorlardı, tarifi budur ama risklidir)

*Mantar / domates çorbası
Uygulanışı tetrabits gibidir fakat pirelerin besin değeri daha düşük olacaktır.

*Maya
Vermeyin efendim, hem besin değeri düşüktür hayvanları bembeyaz yapar hem de en riskli yemdir, tecrübeli de olsanız gün olur pire dolu kültürü çökertirsiniz.

* Bu saydığım yemlere alternatif olarak filtre süngerlerinizi kullanabilirsiniz. Temizlik sırasında kirli akvaryum süngerlerinizi limon sıkar gibi su piresi kültürünün içine sıkın.
Ek olarak ışık verirseniz (örneğin tasarruflu ampül ile) alg gelişimi / yosunlanma artacağından ek besin sağlamış, üremelerini tetiklemiş olursunuz…
En risksiz yöntem budur.

Önemli ekstra not : Su pirelerinde en çok kayıp aşılama safhasında (ilk alımda) yaşanmaktadır. Bunu önlemek için su pirelerini de balıklarda olduğu gibi alıştırarak yeni ortamlarına aktarmalısınız.
Eğer gelen kültürü alelacele önceden hazırladığınız suya dökerseniz kültürün büyük çoğunluğunu yahut tamamını kaybedebilirsiniz.

Örneğin : Size gelen 0,5 lt pet şişeyi öncelikle 1,5-2 litrelik banyo maşrapasına boşaltın. Boş kalan kısmı hazırladığınız su ile mümkün olan en yavaş şekilde doldurun (mümkünse damla damla)
Daha sonra eğer hazırladığınız ortam 5 lt den küçükse su pirelerini aktarın. Fazla ise (Örn:20 litre) pireleri daha büyük bir kaba alarak alıştırmaya devam edip aktarımı tamamlayın.

Böylece kültür suyu ile sizin suyunuz arasındaki iletkenlik farkından kaynaklanan olası osmotik şok kaynaklı ölümlerin önüne geçmiş olacaksınız.

Teknik Detay : Su pireleri açık kapta olduklarından suları devamlı buharlaşmaktadır. Buharlaşan su saf sudur bu da zamanla suyun iletkenliğinin yükselmesine neden olur. Yüksek iletkenlik değerine sahip bir su piresi kültürü 1400 ila 600 ms arası olabilir, sizin suyunuz 200-500 ms aralığında ise sorun yaşamanız olasıdır. (İstanbul şebeke suyu 350-500 ms aralığındadır)
Ph, gh, kh, amonyak, nitrit, nitrat ve diğer değerlerdeki farklılıklar da işin içine girdiğinde su pirelerini alıştırarak eklemenin gerekliliği daha net ortaya çıkar.

Ek* Asla yeni edindiğiniz kültüre ilk günden yem/besin vs eklemeyin. Oluşturduğunuz ortam 3-4 gün yeterli olacaktır, daha sonra gerekirse verdiğim tarifler üzerinden giderek besin eklersiniz.

Oku

Full Red Lepistes

kirmizi lepistes

Full Red Lepistes ve Albinizm

Full Red Lepistes‘ler öncelikle albino canlılardır. Albinizm canlılarda genetik olarak siyah pigmentin bulunmamasıdır. Kimi insanlar bunu bir hastalık veya eksiklik olarak görmektedir. Ancak genetik sonuca hastalık demek bizce çok doğru değildir.
Albinizmin canlılar üzerindeki bir etkisi de göz rengidir. Lepisteslerde bu etki iki varyetenin ortaya çıkmasına sebep olmuştur:

1 – RREA Full Red Lepistes

Açılımı Real Red Eyes Albino yani gerçek kırmızı gözlü albinodur.

2 – WREA Full Red Lepistes

Açılımı Wine Red Eyes Albino’dur yani şarap gözlü albino. Rengin isminden de anlaşılacağı üzere WREA full red lepisteslerin gözleri RREA full red lepisteslere göre daha koyudur.
ATFG RREA Superior Full Red Lepistes - Half Thumb Dorsal
ATFG RREA Superior Full Red Half Thumb Dorsal Lepistes

Full Red Lepistes Alırken Neye Dikkat Edilmeli?

Albinizim çekimser bir gendir. Albino ile normal bir balık çiftleştirilirse doğan yavrular siyah gözlü olur ve çekimser albino geni taşırlar. Doğan yavrular kendi aralarında çiftleşirse ortaya çıkan yavrular %25 oranında albino olur. Mendelin çekimser gen yasasına göre durum böyledir.
Piyasada şu an en popüler olan Full Red Lepistes varyetesi RREA Full Red Lepistes’lerdir. Uzak doğudan ithal edilen bu balıklar, lepistes üreticileri tarafından Türkiye’de üretilmekte ve internet ilanları aracılığıyla satılmaktadır. Bu durumda dikkat etmeniz gereken, alacağınız canlının ithal edilen damızlığın kaçıncı batın yavrusu olduğudur. Bununla birlikte genin korunması açısından da seçici üretim yapan bir hobiciden alışveriş yapmanızdır. Rastgele üretim yapan bir hobicinin elde ettiği Full Red Lepistes’ler çekinik genlerini seçici üretim yapana göre kaybetmiş olacaktır.

Full Red Lepistes Bakımı ve Üretimi

Full Red Lepistes’lerin üretimi ve bakımı kırma lepistes’lerin üretim ve bakımıyla nerdeyse aynıdır. Bu yüzden Lepistes Üretimi makalemizden faydalanabilirsiniz.
Bunun haricinde bu özel varyete kırma lepisteslere göre daha geç büyür. Kırma lepistesler yetişken boya 3 ayda ulaşabiliyorsanız, full red lepisteste bu süre 4-5 aya kadar çıkabilir. Hatta renginin doygun bir kırmızıya erişmesi 10-12 ayı bulabilir. Anaç lepistesler kırma lepisteslere göre daha fazla yamyamlık gösterirler. Bu yüzden doğum sürecinde yeni doğan lepistes yavruları annelerinden daha iyi bir şekilde korunmalı ve ayrılmalıdır. Ayrıca balığın rengini koruması için diyetinde kaliteli yemlere verilmeli, balıkların renklerini koyulaştıran yemler ve canlı yemler seçilmelidir. Artemia lepistes yavrularının en çok sevdiği ve besin değeri yüksek canlı yemlerden biridir.
Full Red lepistes varyetesi sadece rengine bakılarak ayrılmış bir varyetedir. Vücudunun diğer özelliklerine göre de daha spesifik full red lepistesler bulabilirsiniz. Bu lepistesler standart full red lepisteslere göre daha da değerli olacaklardır.
Albinizm’den bu kadar bahsetmişken, albino olmayan yani siyah gözlü full redlerin de bulunduğunu hatırlatmakta fayda var.

Video ile Full Red Lepistes

Oku

Bitkili Akvaryum Kumu

Bitkili akvaryum kumu seçimi şüphesiz ki bir aquascaping projesinde önemli bir tercihtir. Kurulumdan sonra da değişimi zor olduğundan yanlış seçimin geri dönüşü yoktur da diyebiliriz. Yanlış bir kumla yapılan bitkili akvaryum kurulumu, er yada geç bozulmaya mahkumdur.

Gübre Emilimine Yardımcı Bitkili Akvaryum Kumları

JBL Manado, aquaclay gibi bitkili akvaryum kumları bu sınıfa girer. Bu tür bitkili akvaryum kumları, doğal akvaryum kumlarına kıyasla daha hafiftir. Sebebi ise bu tarz kumların kilin fırınlanmasıyla elde edilmesidir. Fırınlanma esnasında kumun içerisinde hava kabarcıkları oluşur. Bu kabarcıklar bakterilerin kolonileşmesi için uygun yaşam alanı oluşturur. Bitki kökleri ise bu kolonileşmenin neticesinde iyon değişimi kolay yaparlar ve gübre emilimi artar.
Aquaclay Bitki Kumu
Aquaclay Bitki Kumu
Aquaclay veya JBL Manado ile hazırlanmış bir bitkili akvaryumu bozarken veya bakımını yaparken bitki köklerinin bu kuma ne kadar da sıkı sıkıya tutunduğunu inceleme fırsatınız olacaktır. Bu sınıfta bahsi geçen Aquaclay kumu hesaplı bir kum olmasına rağmen, aşırı hafif olması ve içindeki hava kabarcıkları nedeniyle bazen suyun içinde batmayabilir. Bunu engellemek için 1-2 gün önceden klorsuz su içinde bekletilip batması sağlanabilir. JBL Manado da yapısındaki mikro hava kabarcıkları sayesinde hafif bir kumdur ancak suda batmamak gibi bir sorun yaşatmaz. Kızıl renge sahip bu kumlar görsel açıdan doğal görünmediğinden daha çok taban kurulumunda alt katmanlarda veya zemin bitkileri ile tamamen kaplanacak alanlarda kullanılırlar.
Aquaclay ve Manado gibi lav taşları da taban kurulumunda bitki köklerinin tutunması, maliyeti düşürmek ve tasarımda yükselti sağlamak amacıyla kullanılabilir.

Doğal Bitkili Akvaryum Kumları

Silis Kum
Silis Kum
Bu tür akvaryum kumları doğal kumlardır ve aktif bir gübre değeri yoktur veya yok denecek kadar azdır. O yüzden bitkili akvaryum kurarken bu tür kumların altına gübre katmanı oluşturmakta fayda vardır. Doğal akvaryum kumuna verilebilecek ilk örnekler eski ismiyle Hagen siyah kum, yeni ismiyle AquaDeco siyah kuvartz kum ve silis kum türleridir. Bu kumlar doğal görünümleri sebebiyle taban kurulumunda en üst katman olarak kullanılırlar. Ağırlıklı olarak görünümü nedeniyle tercih edilen bu kumlardan Aquadeco kumu bitkilendirilecek alanlarda da tercih edilirken, silim kum gibi kumlar ince taneli yapısı ile tasarıma derinlik de kattığı için genelde bitkilendirilmeyen alanlarda tercih edilir.
Görünüm olarak da ele alındığında kömür siyahı rengiyle ve hobideki eski lakabıyla Hagen, yani Aquadeco siyah kum rengi ve ekonomik bir kum çeşidi olması sebebiyle tercih edilebilir. Siyah ışığı yansıtmayan bir renk olduğu için siyah kum üzerinde bitkilerin canlı yeşil tonu daha da göze gelir.
Silis kum ise görünüş açısından hagen’in tam tersi bir etkiye sahiptir. Çünkü genellikle beyaz ve sarı arası tonları vardır. Bu tonlar da ışığı fazlasıyla yansıtırlar. Bu özelliği ile odak noktalarında tasarım açısından bir tercih sebebi olabilir. Açık renkli kumlar insan gözünde inci ışıldaması (pearling effect) etkisi yaratır.

Aktif Gübreli Bitkili Akvaryum Kumları

ADA Aquasoil Amazonia
ADA Aquasoil Amazonia
Bu kumlar killi ve bol gübreli bataklık alanlardaki verimli çamurun defalarca fırınlanması ile elde edilir. Böylece gübre yönünden zengin bir kum elde edildiği gibi fırınlanma aşamasında kum taneciğinin içinde mikro kabarcıklar oluşur. Böylece kum üzerinde bakteri kültürleri de kolonileşebilir ve gübre emilimi kolaylaşır. Ayrıca kaliteli aktif gübreli kumlar aynı zamanda akvaryumda uygun Ph derecesinin sabitlenmesine de yardımcı olurlar. Bu bitkili akvaryum kumlarında dikkat edilmesi gereken nokta, ilk kullanıldığı zamanlarda suya yaptığı nitrojen salınımıdır. Bu sebeple kurulumdan sonraki ilk 2 hafta boyunca 3 günde bir %20-50 civarında su değişimi önerilir. Aksi takdirde yosunlanma sorunları yaşanabilir.
Aktif gübreli bitkili akvaryum kumları zemini bitkilerle kaplanacak bölgelerde tek başlarına kullanılırken, tasarımın diğer bölgelerinde üzerine doğal kum sererek de kullanılabilir. Bilinen en pahalı ancak en kaliteli aktif gübreli akvaryum kumu ise Takashi Amano’nun kurduğu ADA firmasının ürünü olan ADA Aquasoil Amazonia’dır.

Bitkili Akvaryum Tabanı için Toz Gübre Katkıları


Aquabasis ile taban kurulumu
Aquabasis ile taban kurulumu
En sık kullanılan ve tercih edilen toz gübre katkısı JBL Aquabasis Plus’tır. Tank kurulumunda 1cm yüksekliğinde tabana serilecek Aquabasis plus bitkilerinizin gübre ihtiyacını karşılayacaktır. Aquabasis Plus’ın dezavantajı ise kurulumdan sonra ek bitki ekimi gibi işlemlerde tabanın kurcalanmasıyla, suya serbest olarak karışır ve gübre sorunlarını tetikler.

Çok Katmanlı Bitkili Akvaryum Tabanı Kurulumu

Bitkili akvaryum kurulumlarında taban kurulumu birden fazla katmandan meydana gelebilir. Böyle kurulumlarda katmanlar arasına malzemelerin birbirlerine karışmaması ve ilerideki kurulumlarda da kullanılabilir kalması amacıyla sineklik teli gibi ayıraçlar kullanılabilir.
Tasarım açısından da hardscaping aşamasında tamamlanması gereken taban kurulumunda, zemine doğal bir şekil vermek önemlidir. Bu aşamada, yosun sileceği olarak da kullanabileceğiniz kum şekillendirici aparata sahip olmanız işinizi kolaylaştıracaktır.
Taban kurulumu, uygun malzemelerin uygun katman sırasıyla yerleştirilmesi kadar ayrıca tasarımın ve oluşturulan yapının da bir parçasıdır. Simetrik ve/veya asfalt kadar düz taban kurulumları kontrollü şekilde oluşturulmuş gözüktüğü için gözümüze doğal gelmez. Taban kurulumu hardscaping aşamasının da bir parçasıdır ve doğal taban şekilleri yaratmak önemlidir.
Katmanları ise dipten yukarı sayacak olursak:
1- Kolonizasyon Katmanı (Lava taşı, bakteri kültürü tozları gibi katkılar bu katmanda kullanılmalıdır)
2- Gübre Katmanı (1cm kalınlığında aquabasis gibi toz gübre katmanı)
3- Örtücü Katman (Hagen kum gibi 3-4 mm kalınlığındaki doğal kumlar)
sıralamasıyla yapılabilir.

Oku

Bitkili Akvaryumda Sirkülasyonun Önemi

Sirkülasyon bitkili akvaryumda önemli bir unsurdur. Tabi burda suyun akıntısından bahsediyoruz. Öncelikle su nedir bir onu incelemek gerekir diye düşünüyorum.

Su sadece su değildir

Su 2 hidrojen bir oksijen atomlarının arasında bağ kurmasıyla oluşur. Bu şekilde elde edilen su saf sudur. Ancak su dendiğinde özellikle ki akvaryumdan bahsediyorsak bu su saf su değildir. Su aynı zamanda bir çok elementi çözme ve bünyesine dahil etme yeteneğine sahiptir. Yani tankınızdaki su sadece hidrojen ve oksijen’den ibaret değildir. İçinde çözünmüş potasyum, magnezyum, nitrit, nitrat, amonyum, demir gibi bir çok elementi ve ayrıca plankton, algea gibi bir çok da canlıyı bünyesinde barındırır.

Heterojen vs Homojen

Tankınızdaki su ne kadar filtrasyonunuz çalışsa da %100 homojen değildir. Örneğin kumunuzun içinde hapsolmuş nerdeyse hareketsiz olan sudan bir örnek, bir de su seviyesine yakın bir bölgeden aldığınız suyu TDS metre ile test ederseniz, tabandaki suyun değerlerinin çok daha yüksek olduğunu göreceksinizdir. Kumunuzun içindeki su, gübre elementlerini çözüp bünyesine kattığı için içinde çözünmüş madde miktarı çok daha fazla olacaktır. Yani kısacası tankınızdaki su homojen değildir.

Peki suyun heterojen olmasının ne gibi dezavantajları var?

Suyun çözerek bünyesine kattığı bir çok element ve mineral hem bitkileriniz hem de diğer canlılarınız için besin niteliğindedir. Su kolonunuzda çözünmüş bu besinler filtre kısmında daha az iken tankın bir diğer ucunda ise fazla ise, iki taraftaki bitkilerin gelişimleri de farklı olacaktır.
İyi bir sürkülasyon ile akıntı sağladığınızda su kolonunda serbest olarak çözünmüş olan besinler tankın her tarafına eşit şekilde dağılabilir. Böylece tankın içindeki tüm canlılar bu besinlerden faydalanabilir.

Sirkilasyonu sağlarken nelere dikkat edilmeli?

Şimdi sizinle ufak bir deney yapalım. Elinize ağzınıza yaklaştırın ve ağzınızı tam açarak elinize doğru üfleyin. Elinizde bir sıcaklık hissedeceksiniz. Eğer dudaklarınızı büzerek nefesinizi üfleyecek olursanız bu sefer de elinizde bir soğukluk hissedeceksiniz.
Sirkilasyonda da pompalanan su, eğer dudaklarınızı büzdüğünüz gibi ince bir delikten tazyik ile geçecek olursa yani birim zamanda birim yüzey ile temas eden su miktarı fazla olacağından bu yüzeye önce bakteriler tutunacak sonra da yosunlar bu yüzeye tutunup bakteriler ile beslenmek isteyecektir. Yani uzun lafın kısası su bastığınız boruda, suyun ilk temas ettiği camda yosunlanma meydana gelecektir. Bunun önüne geçmek için ise suyu lily pipe gibi bir aparatla dağıtarak sirkilasyonunuzu sağlamak daha sağlıklı olacaktır.
Doğru sirkilasyonu suyu akvaryumunuzda dairesel bir şekilde gezecek şekilde kurmalısınız. Bunun için filtrenizin basış ve emiş borularını doğru konumlandırmalısınız. Tankınızın ince ve uzun; hacminin yüksek olması durumunda ek olarak bir iç filtre veya dalga motoru ile sirkülasyonu destekleyebilirsiniz.
Ayrıca iyi bir sirkilasyon ile bitki yapraklarına daha fazla su temas eder ve bitkiler yapraklarından daha iyi beslenebilirler.

Aşırı sirkilasyondan kaçının

Aşırı sirkilasyon balıklarınızın akıntıya karşı koymaya çalışırken yorulmasına, dirençlerinin düşmesine ve hastalıkların akabinde ölümlere yol açabilir. Bitkilerinizi köklerinden sökebilir, bitki yapraklarında saç ve sakal yosunlarının oluşmasına sebebiyet verebilir.

Tankı Hacmine Göre Filtre Seçimi

Doğru sirkilasyon için filtre seçimi önemli bir rol oynar. Filtrenin debisi kadar, suyu tankınıza veriş şekli de sirkilasyonunuzu etkiler. Örneğin şelale filtreler suyu yukarından aşağı doğru verdiği için şelale filtreler ile tankın içinde dairesel bir sirkülasyon oluşturmak zordur.
Dış filtre dairesel bir sirkülasyon için uygun bir filtre modelidir. Emiş ve basış borularını tank içinde istediğiniz yere konumlandırarak güzel bir sirkülasyon sağlayabilirsiniz.
Bununla birlikte seçeceğiniz filtrenin debisi de önemlidir. Okuduğum forumlarda gördüğüm yanlış bir tespiti burdan paylaşmak istiyorum:
Bitkili akvaryumda filtrenizin debisi tank hacminin 10 katı olmalıdır.
O zaman 50 litrelik bir tanka 500 lt/saat debiye sahip bir filtre tankın ve içeride kopan kasırgayı bir izleyin derim 🙂
Yani bunu hesaplamanın matematiksel bir formülü veya bir grafiği olsaydı, 45 derece düz ilerleyen bir doğru orantı grafiği değil parabol şeklinde ilerleyen bir grafiği olurdu bence. Çünkü hacim azaldıkça sirkülasyonun gezeceği yol miktarı daha fazla azalıyor. Ayrıca tankın hacminden çok burada hesaplanması gereken değişken bence sirkülasyonun katedeceği mesafe olmalıdır.
Yine de kaba bir hesapla tankın net hacminin 3-5 katı debiye sahip bir filtre seçerek, daha sonra gözlemlerinize göre sirkülasyonunuzu iyileştirebilirsiniz. Debisi ayarlanabilir filtreler kullanmak da size kolaylık sağlayabilir.

Sirkülasyonda Hardscape Tasarımınızın Rolü

Diyelim ki tank hacmine oranla debisine karar verdiğiniz bir filtre kullandınız ve su çıkışını kocaman bir kayanın dibine konumlandırdınız. Bu sefer kayaya çarpan su hiç istemediğiniz yerlere gidip kayanın arkasındaki suyu hareketsiz bırakırsınız. Yani sirkülasyonu oluştururken kullandığınız hardscape tasarımı da önemli bir rol oynar. Sirkülasyonu hardscape’inizin etrafını dolanacak şekilde konumlandırmaya çalışmalısınız.
İyi bir sirkülasyon tankızın içindeki suyu hareketli tutan, hardscapinizin etrafında dairesel şekilde yol alan, bitki yapraklarını hafif salınım yapacak şekilde hareketlendirecek, balıklarınızı yüzmeye teşvik edecek ancak yormayacak bir yapıda ve vektörde olmalıdır. Her ne kadar internette bunun için formüller vs üretilse de bunu kurabilemenin yolu ise gözlem ve gözlemlerinize göre müdahelelerde bulunmaktır.

Oku

Akvaryumda Kullanılabilecek Ağaçlar

Akvaryumda Kullanılabilecek Ağaçlar: Akvaryum tasarımında kum ve kayalar gibi ana tasarım objelerinden biri de ağaçtır. Petshop’lardan mangrowe, mopani, yati kökü gibi 3-4 farklı türde ağaç bulmak mümkün. Ancak görünüş itibari ile bu ağaç türleri eğer tasarımınıza uymazsa ve/veya ekonomik bir bitkili akvaryum kurmak istiyorsanız doğal malzemeleri kullanmak isteyebilirsiniz. Ancak doğadan toplayacağınız her ağaç türü bitkilerinize uygun olmayabilir. Tankınızın suyuna yapacağı bazı salınımlar canlılarınızı olumsuz etkileyebilir, hastalanmasına sebep olabilir. Doğadan ağaç topladığınızda aşağıdaki ağaç türlerini güvenle akvaryumunuzda kullabilirsiniz:

Akvaryumda Kullanılabilecek Ağaçlar Listesi

  • Kavak Ağacı Odunu ve Kabuğu (Aspen Wood and Bark)
  • Dişbudak Ağacı Odunu ve Kabuğu (Ash Wood and Bark)
  • Bambu (Bamboo)
  • Mantar Meşesi Kabuğu (Cork Bark)
  • Hindistan Cevizi (Coconut)
  • Kocayemiş Ağacı ve Kabuğu (Madrona Wood and Bark)
  • Mopani (Mopani)
  • Akçaağaç Odunu ve Kabuğu (Maple Wood and Bark)
  • Üzüm Ağacı Odunu (Grape Wood)
  • Köknar Ağacı Kabuğu (Fir Bark)
  • Hurma Ağacı (Date Palm)
  • Kaktüs İskeleti (Cactus Skeleton)
  • Bataklık Servisi (Bald Cypress)
  • Çınar
  • Söğüt
  • Yeni Dünya
  • Dut
  • Kayısı
  • Elma
  • Tespih Ağacı

Akvaryumda Kullanılmaması Gereken Ağaçlar Listesi

  • Çam
  • Köknar
  • Sedir
  • Ladin
  • Selvi
  • Melez
  • Kavak
  • İncir
  • Yalancı Karabiber Ağacı
Doğadan, akvaryumda kullanılabilecek ağaçları bulduktan sonra doğrudan kesinlikle akvaryumunuzda kullanmayın. Uzun süre doğada bulunan bu ağaçlar bir çok paraziti de beraberinde getirebilirler. Bu yüzden hem tuttukları ve suyunuzu sarartacak tanin maddesinden arındırılması hem de sterilizasyonu için bu ağaçları su berraklaşıncaya kadar kaynatmanızı tavsiye ederiz. Böylece ağaç lifleri de genişleyip su alacak duruma gelir ve suyun içinde batabilirler. Su üzerinde yüzen bir ağaç ile tahmin edersiniz ki tasarım yapılamaz.
Bir diğer yöntem ise Cadence marka 100 kat vernik diye hobi marketlerde satılan suya dayanıklı vernik ile ağaçlarınızı kaplayabilir ve suyla temasını kesebilirsiniz.
Son olarak, tasarımınızı tamamlamak için ağacınıza moss, fern ve anubias gibi bitkileri yapıştırıcı ile tutturabilir veya misina ile bağlayabilirsiniz. Tüm bu işlemler size zor geliyorsa moss ağacı alarak tankınıza farklı bir görünüm kazandırabilirsiniz.

Oku

Akvaryuma Doğadan Bulduğunuz Bitkileri Eklemek

Akvaryuma doğadan bulduğunuz bitkileri eklemek forumlarda sıkça tartışılan bir konu. Akvaryumcudan bitki almak yerine doğadan bitki toplayıp akvaryuma eklemek özellikle biyotop tasarımcılarının sıklıkla yaptığı bir çalışma. Ekonomik bir çözüm olduğu kadar aslında bir Ar-Ge çalışması da denebilir. Hobiye çevrenizdeki bir ortamdan bitki türü kazandırabilirsiniz. Veya zaten hobide satılan bir bitkiyi, maliyetsiz bir şekilde temin edebilirsiniz. Tabi bu işlemler sırasında doğadaki parazitleri de tankınıza taşımak gibi riskler mevcut.

1. Araştırma

Doğadan bulduğunuz bitkinin latince ismi size bitkinin gereksinimleri hakkında bir çok bilgi verebilir. Bu noktada botanik veya su ürünleri konusunda uzman bir arkadaşınızdan yardım alabilirsiniz. Eğer bulduğunuz bitki, nihai kullanmak istediğiniz tankın su şartlarında yaşayamayacak bir bitki ise bunca zahmete girmeden hemen vazgeçebilirsiniz. Yada bitkinin gereksinimleri size adaptasyon sürecinde nasıl bir yol izlemeniz gerektiği konusunda çok yardımcı olacaktır.

2. Sterilizasyon

Strelizasyon doğal ortamdan tankınıza taşınabilecek parazitleri karşı büyük önem taşır. Strelizasyon için bir çok yöntem bulunsa da bizim tavsiye ettiğimiz yöntem Permasol (Potasyum Permanganat). Permasol boyayıcı ve zehirli bir madde olduğundan evinizde çöpe atabileceğiniz bir kap bulup, içine bir miktar su koyun ve eczanelerden temin edebileceğiniz Permasol’den bir tableti suda eritin. Bunu yaparken cildinizin ve gözünüzün permasol ile temas etmediğinden emin olun.
Yaklaşık 15 dakika bitkileri bu suda beklettikten sonra, akan soğuk musluk suyununun altında bolca yıkayın ve bitkinin Permasol’den arındığından mutlaka emin olun.

3. Adaptasyon

Adaptasyon için ayrı bir tank kullanmak, ana tankınızı parazit veya permasol kalıntısı gibi risklerden uzak tutacaktır. Ayrıca adaptasyon sürecinden ana tankınızdaki canlılar etkilenmeyecektir. Adaptasyon için ilk önemli parametrenin ısı olduğunu söyleyebiliriz. Mümkünse doğadan bitki toplamaya elinizde bir termometre ile gidin ve su sıcaklığını not edin. Adaptasyon sürecine bu ısıdan başlayıp, evinizdeki akvaryumun ısısına yavaşça haftalık peryotlar ile yaklaşmaya çalışın. Bu noktada ısıtıcı kadar, soğutucu fana ve ısıyı sabitlemek için bir termostata
 ihtiyacınız olacaktır.
Adaptasyon tankınızın şiddeti ayarlanabilir ışıkları, CO2 takviyesi olması önemlidir. Ayrıca gübre açısından da zengin bir zemine sahip olması adaptasyon sürecini kolaylaştıracaktır.
Adaptasyonu tamamen kendi kurallarınıza göre yapacağınızı söyleyebiliriz. Çünkü burada önemli olan ışık, gübre, ısı ve CO2 parametrelerini doğal ortamdakine yakın değerlerde başlayıp, bitkinin sağlığını gözlemleyerek yaklaşık bir haftalık aralıklarla balık baktığınız tankın değerlerine çekmeniz gerekiyor. Tabi bu noktada Ph metre, TDS metre ve test kitleri size çok yardımcı olabilir.
Adaptasyon sürecinde bitkiniz yeni koşullara uyum sağladıkça form değiştirebilir. Yapraklarının şekli, rengi ve birçok farklılığı gözlemlemeniz gibi not etmeniz, fotoğraflar çekmeniz araştırmanız açısından iyi olacaktır.
Adaptasyon sürecini bitirmenizin ardından yaptığınız çalışmayı bizlerle de mutlaka paylaşın. Kim bilir belkide hobiye orijini Türkiye olan endemik bir tür kazandırmış bile olabilirsiniz.

Oku

Bitkili Akvaryumda Su Değişimi

Bitkili akvaryumda su değişimi tatlı su ortamlarındaki akıntı, buharlaşma ve yağmurun simülasyonu olarak düşünülebilir. Doğal tatlı su ortamları genellikle bir yeraltı tatlı su kaynağından beslenir ve bazı tatlı su kaynakları tuzlu suya akar. Bu doğal bir su değişimidir. Bunun yanında böyle bir sirkilasyona sahip olmayan kapalı tatlı su sistemlerde ise mevsimsel buharlaşmanın sebep olduğu su kaybını yağmur besler.



Akvaryumda Su Değiştirilmezse Ne Olur?

Akvaryum da kapalı bir sistemdir. Yani balık, bitki ve diğer canlıların organik atıkları zamanla su içerisinde birikir. Bu birikim kümülatif olarak artacağından su değişimi yapılmadığı takdirde ilerleyen zamanlarda suyun renginin değişmesi, bulanıklık, kötü koku ve yosun gibi belirtiler gözlemlenir. Bu belirtiler akvaryumunuzun suyunun kalitesinin düştüğüne işarettir ve canlılarınızın sağlığı risk altındadır. Daha da ilerleyen zamanlarda hastalıklar ve ölümler gibi kötü durumlarla karşı karşıya kalabilirsiniz.

Hangi Periyorlarla ve Ne Oranda Su Değişimi Yapmak Gerekir?

Miktar olarak benim size tavsiye edeceğim oran en az %20’dir. Ancak tankınızdaki canlı yoğunluğuna oranla %50’ye kadar su değişimi yapabilirsiniz. Ve yine bence su değişimi için en uygun periyot haftada bir kez. Ancak iyi bitkilendirilmiş ve canlı yükü az olan bir tankta iki haftada bir de su değişimi yapabilirsiniz. Bu karar aslında tamamen size kalmış. Gözlemleriniz gibi nitrat ve fosfat test kitleri, ayrıca TDS metre de size bu kararınızda yardımcı olacaktır. Suyunuzda canlı yükü biriktikçe TDS(Total Dissolved Solvents – Çözünmüş Madde Miktarı) da artacaktır. Ayrıca nitrat fazlalığı tek başına canlılar için risk oluşturduğu kadar fosfat fazlalığı ile birlikte de yosunu tetikleyen bir etmendir. Haftalık su değişimlerinizden önce ve sonra bu ölçümleri yaparak su değişim periyodu ve miktarınıza karar verebilirsiniz.

Su Değişimi Yaparken Nelere Dikkat Etmeli?

Öncelikle değişim yapacağınız suyun klor içermemesine dikkat etmelisiniz. Klor canlı bakteri kültürlerini öldüreceğinden filtrasyonunuzu sekteye uğratabilir. Değişim için kullanacağınız suyu en az 1-2 gün önce ağzı açık bir kapta bekleterek klorun uçmasını sağlamalısınız. Klorun uçmasını hızlandırmak için hava motoru ve hava taşı kullanabilirsiniz. Bunun yanında değişim suyunuzda Reeflowers Effective Conditioner veya Sera Aquatan gibi katkı maddelerini kullanarak klor, kloramin, arsenik, siyanür, bakır gibi toksik elementleri ve diğer ağır metalleri temizlemenizi öneririm. Değişim yapacağınız tankın ısısı ile değişim suyunun ısının eşit olması da canlılarınızın bu değişimden olumsuz etkilenmesini önleyecektir.
Ayrıca, tankınızdan belirlediğiniz oranda suyu çektikten sonra, hazırladığınız taze değişim suyunu akvaryuma ne kadar yavaş eklerseniz canlılarınızın şok yaşama riskini de o kadar azaltırsınız. Hortum tutucu askılık ve vana gibi küçük araçlar su değişimini zahmetsizce ve yavaşça yapmanızda işinize yarayacaktır.

Oku

Elma Salyangozları



Elma salyangozu beslemek için bir çok nedenimiz var. Elma salyangozları akvaryumlarımızın birinci derecede çürükçüllerindendir. Ölmüş hayvanlarımızı ,çürümeye yüz tutmuş bitki artıklarımızı ,yosunlaşmış dekor ve camlarımızı temizlemeye çalışacaklardır. Çok abartı olmamak kaydıyla balık dışkılarınıda yediklerini gözlemlemiştim. Karşılığında dışkı olarak azot ve fosfor ağırlıklı bir gübre bıraktıklarından akvaryum zemininde zengin bir katman oluşacaktır.


Dayanıklılık hususunda bundan daha iyisi yok diyebilirim. Çok düşük sıcaklıklarda bile canlılıklarını devam ettirebilirler. Çok kötü ve kokulu ortamlarda dahi yaşayabilmeleriyle ünlüdür. Elma salyangozlarınız ölüyorsa ya sıcaklık farklarının ani dalgalanması , ya da arıtma suyu benzeri içeriğinde kalsiyumdan noksan sularda barındırmanızın yan etkileridir diyebilirim. Ortamda onu taciz eden balık türleri bulunuyorsa kabuğundan rahat çıkamayacak ,haliyle beslenemeyecek ve ölecektir. Son seçenek ise bu obur hayvanlara hakettikleri öğünü vermemeniz olabilir. Yetişkin bir elma salyangozu günlük en az 1 çay kaşığı granül yemi süpürme potansiyeline sahiptir. Yeterince beslenen yetişkin elma salyangozları haftalar içinde dur durak bilmeyen yumurta yapma seranomileriyle kendini gösterecektir. Tabi üretim için gerekli su sıcaklığı 24 derecenin altına düşmemeli ve 30 derecenin üzerine çıkmamalıdır.



Su şartları bozulduğunda elma salyangozları sizi uyaracaktır. Bunu suyun yüzeyine çıkarak şnorken diye adlandırılılan uzuvlarıyla soluk alma çabalarından gözlemleyebilirsiniz. Elma salyangozları doğal olarak gelişmiş solungaca benzeyen soluk alma organlarıyla da su altında uzun süre yaşayabilirler. Ama şartlar bozulduğunda bunu mümkün kılan tek organı nefes hortumu (şnorkel) olacaktır. Normal şartlarda bu hortumlarını uzatıp hava almaya çalışırlar lakin su şartları bozuksa öbek öbek su yüzeyinde toplanıp zeminde çok az zaman geçirdiklerini görürsünüz. Bu su şartlarının asgarinin altına indiğinin en önemli ispatıdır. Acilen suyun 3 te 1 lik kısmını taze suyla değiştirmelisiniz. Eski suyu zemine yakın yerden sifonlamanız biriken nitratın önemli kısmını atmanıza olanak sağlar.

Elma salyangozunu bir çok akvarist itici bulmaktadır. Ya da bitkilere veya canlılara zarar verdikleri düşünülmektedir. Bu yanılgının tersine geniş bir habitat benzeri ortamın baş mimarlarından olduklarını söyleyebilirim. Yem artıklarını temizlemeleri de cabası. Bu sayade bozulması muhtemel bir akvaryumun kurtarıcısı rolüne bürünürler. Bol elmalı günlere…

Oku

Köpük Yuva Yapan Balıkların Üretilmesi

Köpük Yuva Yapan Balıklar
Akvaryumun etrafını gazete kâğıdı ile kapatın. Akvaryumda 10 cm su yüksekliği
bırakın. Havalandırmayı kapatın. Kolay yavru yapması için bitki bırakın.
Dişi balığı yumurtlamadan sonra hemen akvaryumdan alın. Erkek, yumurta açılıp
yavruların besin kesesi bitinceye kadar akvaryumda kalır. Sonra erkeği de alın. 3.gün
yumurta sarısı verin. Yumurta sarısını fazla vermeyin yoksa suyun üstünde ince bir filiz
oluşturur. Akvaryumun üstü kapalı olsun. Akvaryum sıcaklığı ile suyun üstündeki havanın
sıcaklığı eşit olmalıdır.
Üreticiler akvaryum içinde, dar ve yapay olanaklar içinde gerçekleştirmek durumunda
oldukları üretimden olabildiğince verimli sonuç almak zorundadırlar. Damızlık birkaç çift
balıktan mutlaka döl almaya ve bu işi en az yumurta ve yavru kaybıyla başarmaya
çalışacaklardır.
Balığın içinde yaşadığı ortam onun biyolojik özelliklerini, sağlığını derinden etkiler.
Her balık türünde olduğu gibi labirentli balıkların da doğal ortamlarına uygunluk gösteren
sularda daha iyi gelişeceği ve sağlıkla yaşayacağı doğaldır. Bunun aksine, sularının asitalkali,
sertlik, ısı ve ışık acısından uygun özellikler taşımaması balıkların biyolojik
yapılarının dengesini bozar. Sağlıklarının bozulmasına neden olur. Bunun sonucunda,
renkleri solar, yeme karşı isteksizlik gösterir, hareketleri durgunlaşır, doğal etkinliklerinden
ve bu arada üreme faaliyetlinden uzaklaşırlar.
Üretim çalışmasında çeşitli yöntemlerden yararlanılır.

Labirentli balıkların akvaryumda üretilmeleri, verilen bilgiler dikkate alındığında ve
gereken özen gösterildiğinde sanıldığı kadar güç değildir. Bunun için aşağıdaki kurallar
bilinmeli ve uygulanmalıdır.
 Döle sokulacak dişi ve erkek balık döl verim çağı içinde olmalıdır. Labirentli
balıklarda bu dönem en erken 10 aylık olduklarında ve çoğunlukla 1 yaşına
ulaştıklarında başlar.
 2 yaşını dolduran balıklar damızlıktan çıkarılmalı ye üretimde
kullanılmamalıdır. Çünkü bunların üretimde kullanılması yarar sağlamaz.
 Damızlık olarak kutlanılacak dişi ve erkeklerin ayrı ayrı akvaryumlarda iyi bir
bakım ve beslenme altında tutulmaları, daha önce üretimde kullanılmışlarsa
bunun üzerinden en az altı hafta geçmiş bulunması zorunludur.
 Döl almada kullanılacak çiftlerin, daha önce birbirini eş tutmuş ve birlikte
yumurta dökmüş bulunanlardan seçilmesi üretimde büyük kolaylık sağlar.
 Üretime sokulacak labirentli balık türüne göre bazı değişiklikler
gösterebilmekle birlikte, üretim akvaryumu için yararlanılabilecek ortalama ve
genel ölçü: 60X35X30 santimdir.
 Bu ölçüdeki akvaryum nötr asit alkali özelliği gösteren (pH 7) ve 1/3 Ölçüde
yağmur suyuyla takviye edilmiş hafif sert bir su ile doldurulmalıdır.
 Akvaryum; toprağa bağlı bitkilerin yanı sıra, riccia, salvinia, ceratopteris
cornuta gibi yüzen bitkilerle çok iyi bitkilendirilmelidir
 Akvaryum ısısı, oda ısısının düzenlenmesiyle 25—27 santigrat arasında değişen
belirli bir ısıda tutulmalıdır.
 Akvaryum taze suya sahip olmakla birlikte üreme etkinliği süresi içinde
kesinlikle filtre edilmemeli ve havalandırmak amacıyla basınçlı hava
verilmemelidir. Akvaryumum üstü, ince bir hava alma deliği bırakıldıktan sonra
cam bir örtüyle kapatılmalıdır. Suda herhangi bir akıntının ve sarsıntının
oluşmasına, bunun sonucu olarak da yuvanın dağılmasına neden olunmamalıdır.
Aksi halde üretim girişiminiz başarısızlıkta sonuçlanır.
 Akvaryumda yeterli ve düzenli bir ışıklandırma sağlanmalıdır. Doğal ışık,
yapay ışığa daima tercih edilmelidir.
Bütün bu koşullar yerine getirildikten sonra, dişi ve erkek gece karanlığında üretim
akvaryumuna alınır. Böylece bütün bir gece boyunca yeni alındıkları ortama uyum
sağlamaları mümkün olur. Günün ilk ışıklarıyla birlikte akvaryumda dolaşmaya başlayan
balıklar birbirini görür. Bu karsılaşma anı çok önemlidir, Üretici bu sırada balıkları rahatsız
etmeksizin akvaryumu gözlemekte olmalıdır
Dişiyi gören ve cinsel acıdan kızgın olan erkek hemen yüzgeçlerini kabartarak
görkemli bir görünüm kazanır. Derhal dişinin yolunu keser, çevresinde dolanır. Başıyla
gövdesiyle, yüzgeçleri ile ona dokunur ve çarpar. Bu haliyle bir aşk dansı yapar haldedir.
Adeta dişinin döle girmeyi istekli olup olmadığını öğrenmek ve onu yumurta dökmeye razı
etmek istemektedir.

Bu arada dişinin görünümü ve tutumu dikkatle izlenmelidir. Çünkü erkeğin
davranışları karşısındaki tavrı ve vaziyet alışı, döle girmeye elverişli olup olmadığını ortaya
koyar. Eğer döle girmeye hazır ise ilk tanışma sırasında cilve özelliği taşıyan küçük kaçışlar
yapsa bile köşe bucak saklanmaz, aksine onu ilgiyle izler. Döle isteksiz olan dişi erkekten
kurtulmak için kaçıp gizlenir. Bir bitkinin altına, bir tasın arkasına saklanır. Rengi dahi
solarak doğal niteliğini yitirir. Böyle bir durumla karşılaşıldığın da çifti ayırmak gerekir.
Aksi halde dişi, erkek tarafından iyice hırpalanacaktır.
Birkaç gün aradan soma erkek başka bir dişiyle yeniden çiftleşmeye sokulur. Üremede
yararlanılamayan ilk dişi, döle hazır ve elverişli olduğuna inanılmadan bir daha denemeye
sokulmamalıdır. Elde başka bir damızlık çift varsa başarışız bir deney geçirmiş bulunan
erkeğin kullanılmasından da kaçınılmalıdır. Çünkü dişiye karşı biraz sert davranma olasılığı
vardır.
Erkek, yuva yapımını bitirir bitirmez, tıpkı doğada olduğu gibi ve yaradılışlarından
bugüne değin süregelen biçimde dişiyi kendisiyle birlikte döle girmeye zorlar. Bu amaçla
dişiyi, öncelikle yumurtaların bırakılacağı köpük yuvaya doğru yöneltmek ister. Bunun için
yüzgeçlerini olanca genişliğiyle gererek önünü keser. Başıyla dürtükleyerek, gövdesiyle
sıkıştırarak onu kendisine paralel olarak ve yuva yönüne yüzmeye mecbur eder. Dişi gereği
gibi beslenmiş ve bakılmışsa, yaşı da döl vermeye elverişliyse döle girmekten kaçınması için
hiç bir neden yoktur. Fazla zorluk çıkarmadan erkeğe uyum gösterir. Onunla birlikte köpük
yuvanın altında buluşur. Ürememe işlemini yapar.

Labirentli Balıkların Akvaryumda Üretiminde İkiz Akvaryum Yöntemi
Labirentli balıkların akvaryumda üretilmelerinde başarının en büyük öğesi, üretimde
kullanılacak dişinin doğru olarak saptanmasıdır. Üretime sokulan dişi eğer döl verecek
nitelikte değilse yapılan tüm hazırlıklar boşa çıkıp olumsuz bir sonuç alınacağı gibi, balıklarınız
da hırpalanmış olacaktır.
Ancak bazı üreticiler, üretimde yanılma payını büyük ölçüde ortadan kaldıran bir
yöntem geliştirmişlerdir. “İkiz akvaryum yöntemi” olarak adlandırılan bu yöntemde,
yumurta dökme olgunluğuna erişmemiş olması halinde dişi balığın hırpalanması olasılığı
ortadan kaldırıldığı gibi, onun yerine bir başkasının döle sokulmasına da olanak
bulunabilmektedir.
Hazırlık olarak, standart ölçüde yani 60 x 30 x 30 santim boyutlarında bir akvaryum
alınır. Daha önce anlatılan “akvaryumda üretimde” olduğu gibi üreme akvaryumu uygun
nitelikte suyla 10 santim yüksekliğinde doldurulur, Toprağa bağlı ve yüzen bitkilerle uygun
bir bitkilendime sağlanır. Akvaryum suyu, oda ısısının yükseltilmesiyle elverişli düzeye
çıkarılır. Akvaryum, uygun ölçüde kesilmiş saydam bir cam parçasıyla ortadan ikiye
bölünür. Üretime sokulacak dişi ve erkek balıklar döle sokulacakları günün gecesi, erkek
balık üreme akvaryumunun bir bölümüne, dişisi diğer bölümüne olmak üzere yerleştirilir.
Günün ilk ışıklarıyla birlikte akvaryumu dolaşmaya başlayan balıklar, kendilerini
ayıran cam bölmenin ardından birbirlerini görür. Dişiyi gören erkeğin solungaçları şişer,

yüzgeçleri kabarır, renkleri canlanır. Üreme içgüdüsüyle dişiyi bir süre ilgiyle izledikten ve
ona kur yaptıktan sonra büyük bir istekle köpük yuva yapımına girişir. Dişinin bu süre
içindeki davranışları, onun yumurta dökmeye yatkın olup olmadığını belirler. Eğer dişi
yumurta dökümü için hazırsa onda da bir isteklilik ve bir kıpırdanma hali, erkeğin yaptığı
kurlara karşılık verme görülür. Camın önünden ayrılmaz. Erkeğin hareketlerini ve yuvayı
kuruşunu ilgiyle izler.
Buna karşın dişi yumurta dökecek duruma gelmemişse camın arkasından erkeğe ilgi
göstermek ve döle girmeğe isteklilik göstermek şöyle dursun, bulunduğu bölümün kuytu
köşelerine çekilip gizlendiği ve renginin solduğu görülür. Böyle bir dişi üretime
sokulmamalı, üreme akvaryumundan çıkarılarak yeterli olgunluğa ulaşıncaya değin diğer
damızlıklarla birlikte özel bakım ve beslenme uygulanmalıdır.
Üreticinin elinde başka dişi varsa üretim girişimi bu dişiyle sürdürülebilir. Yeni dişi,
kendine ayrılan bölmeye konularak erkeğe karşı olan davranışları ve tutumu gözlenir. Bir
başka yol da daha başlangıçta üreme akvaryumunun dişiye ayrılan bölümüne birden fazla
dişi damızlık koymaktır. Bu durumda dişilerden birinin döle elverişli olması halinde,
diğerleri akvaryumdan alınarak uygun olduğu belirlenen, çiftleşmeye sokulur. Ancak hiçbir
zaman, birden fazla dişi aynı anda üretimde kullanılmamalıdır.
Yuvanın yapımı erkek tarafından tamamlanıp dişinin döle girmeye istekli olduğu
belirlenince, aradaki cam perde kaldırılarak çiftin birbiriyle buluşması sağlanır. Bundan
sonrası daha önce anlatıldığı biçimde gelişir.

Su Sıcaklığının Kontrolü
Labirentli balıklar 18 ila 32 derece arasındaki ısılarda rahatça yaşar. Her türlü yemle
beslenebilir. Labirentli balıkların tek bir lüksleri vardır: Doğal yaşama alanları düzeyinde
yüksek ısı… Çünkü onlar çoğunlukla tropikal, kısmen de yarı tropikal alanların balıklarıdır.
En iyi geliştikleri ve severek yaşadıkları ısı, 23 ila 26 santigrat arasındadır. Bu ısı aralığında
çok iyi gelişir, sağlıkla yaşar ve döl verirler. Ancak 18 ila 30 derece arasında da yaşamlarını
rahatlıkla sürdürebilirler. Bu balıklar ani ısı değişikliklerine karşı dayanıksızdır. Onlara
mümkün olduğunca değişmeyen sabit bir ısı sağlanmalı, ani ısı değişikliklerinden, özellikle
ısı düşmelerinden korumaya çalışılmalıdır.
Akvaryum ısıtıcı-termostat ikilisiyle ısıtılarak elverişli düzeyde ısı sağlanması bazı
hallerde büyük sakınca doğurur. Akvaryumun bulunduğu yerin ısısı eğer akvaryum ısısından
çok düşükse, akvaryum suyu istenilen ısıda tutulsa bile, akvaryum yüzeyindeki hava suya
oranla soğuk olur. Zaman zaman akvaryum yüzeyine yükselerek aldığı ağız dolusu soğuk
havayı solunum amacıyla labirentlerine yollayan balığın solunum yolları iltihaplanır. Bu çok
ağır sonuçlar doğurur ve çoğu kez balığın ölümüne neden olur.
Bu sakıncayı önlemek amacıyla izlenecek en doğru yol, akvaryumun içten değil
dışarıdan ısıtılmasıdır. Yani akvaryumun bulunduğu oda ısısının elverişli düzeyde
tutulmasıdır. Bu amaçla kışın sağlanacak 20 – 22 derecelik bir oda ısısı, ev sakinleri kadar
balıklar için de yeterlidir. Oda ısısıyla akvaryum ısısı arasındaki farkların doğurabileceği

sakıncaları en aza indirmek amacıyla akvaryumun yüzeyinin, bırakılan ince bir aralıktan
akvaryuma hava girmesine ancak olanak verecek biçimde bir cam örtüyle kapatılması
gerekir. Üstü böylece örtülen bir akvaryumun yüzeyindeki havanın ısısı, akvaryum suyunun
ısısından bir ölçüde düşük dahi olsa, balıkların hastalanmasına neden olacak ölçüde büyük
farklar göstermez.

Oku