Resif akvaryum sanatı
Resif akvaryum sanatı nedir? Resif akvaryum sanatı Hakkında
Bir resif akvaryumunu güzel yapan nedir? Mercanlar, balıklar, kayalar? Hangisi daha önemlidir? Bu yazıda en güzel resif akvaryumlarını nasıl kuracağımızdan, nasıl en fazla zevk alacağımızdan bahsedeceğim.
Aslında yukarıdaki soruların tam bir cevabının olduğunu zannetmiyorum. Eğer gerçekten hepsinin tek bir cevabı olsaydı herhalde herkesin akvaryumu birbirine benzerdi. Fakat resif akvaryumlarını basit olmaktan çıkaran, doğadaki karmaşayı ve güzelliği akvaryumumuza yansıtan bazı gerçekler vardır. Şimdi bu gerçeklerden biraz bahsedelim.
Resifin sözlük anlamı su yüzeyine yakın kum, kaya yada mercanlardan oluşan sırt yada bölgedir. Peki resif akvaryumu ne demektir? Resif akvaryumunun farklı tanımları yapılabilir. Genelde mercanları barındıran akvaryumlar olarak tanımlanırlar, bazen de balıktan çok mercanlara ağırlık verilen akvaryumlar olarak görülebilirler. İlk başta resif akvaryumları illa mercan içermek zorunda değildir. Ülkemizin etrafı da resiflerle çevrilidir fakat mercan türleri bazı yerlerde hiç yoktur yada oldukça azdır. Fakat elbette ki bizim en fazla örnek aldığımız resif akvaryumu türleri gerek sıcaklık nedeniyle gerek kolay bulunmalarıyla tropikal mercan resifleridir. Bana göre bir resif akvaryumu doğadaki resiflerin karmaşıklığını yansıtmalıdır. Büyük mercanlarla ve birkaç balıkla doldurulmuş bir akvaryum en başta sizi tatmin etmeyecektir ve giderek akvaryumunuzdan soğumanıza neden olacaktır. Akvaryumunu büyük balıklarla ve birkaç kolay bakılan mercanla doldurup yavaş yavaş hobiyi bırakan birçok kişi vardır.
Resif akvaryumu dizaynını ve canlı seçimini bir sanat olarak görebilirsiniz. Ortaya çıkan eser ise bazılarında daha fazla bazılarında daha az başarılı. İlk başta eserinizin türüne karar vermelisiniz yani ne tür bir ortamı kopyalayacağınızı. Bu bir çim yatağı, bir sahil havuzu, kaya yada mercan resifi olabilir. Bu yazımızda mercan resifi akvaryumlarından bahsedeceğiz.
Resimdeki Tridacna crocea gibi dev istiridyeler hem güzel renkleriyle akvaryuma renk katarlar hem de mercan resifini tamamlarlar.
Yavruyken alınmış bir Tridacna zamanla kendini kayaya gömer ve resifin ayrılmaz bir parçası olur.
Yumuşak mercanlar: Yumuşak mercanlar birçok mercan türünü içermektedir. Genelde fotosentetik olanlarının bakımları oldukça kolaydır. Çok fazla ışık istemezler ve dayanıklıdırlar. Dendronepthya gibi fotosentetik olmayanların ise akvaryumda tutulmaları önerilmez çünkü çoğu zaman açlıktan ölürler. Yumuşak mercanların çoğu kısa zamanda çok fazla büyür. Bazıları ise boy olarak uzundur. Xeniaların farklı türleri vardır. Bazıları yayılırlar bazıları ise uzarlar. Xeniaların çok büyümesine izin verilmemelidir, aksi halde akvaryumu sarabilirler. Akvaryumdaki boş alanları doldurmak için idealdirler. Yumuşak mercanlar genel olarak çok fazla akıntı istemezler.
Uzun polipli sert (UPS) mercanlar: UPS mercanların çoğu agresiftir ve etrafındaki mercanlara zarar verebilirler. Çok fazla türü vardır, bu yüzden bazı türler kum gibi boş kalan yerleri doldurmak için oldukça güzel canlılardır.
Kısa polipli sert (KPS) mercanlar: Bu mercanlar yüksek ışık ve akıntı ister. Yumuşak yada UPS mercanlarla çok fazla karıştırılmamaları iyi olur çünkü gereksinimleri farklıdır fakat elbette doğru dizayn yapılırsa bir KPS akvaryumunda özellikle boş yerleri doldurmak için diğer mercanlar da kullanılabilir.
Deniz yelpazeleri: Fotosentetik olanları ve olmayanları vardır. Genelde fotosentetik olmayanlar akvaryumda uzun ömürlü olmaz. Fotosentetik olanlar ise ekstra beslenme isteyebilir. Genelde fotosentetik olanlar kahverengidir, diğerleri ise mavi, kırmızı gibi parlak renklere sahiptir. Şekilleri oldukça ilginçtir ve akvaryuma çok güzel bir hava katarlar fakat çok büyük olduklarında güzel durmayabilirler.
Mantarlar ve Zoanthidler: Mantarların birçok türü vardır. İkisi de az ışık ister ve kolay büyür. Çok çeşitli renkleri vardır ve boş alanları doldurmak için birebirdirler.
Süngerler: Süngerler akvaryumcularda pek görülmez fakat genelde canlı kayalarla birçok sünger ve tunikade türü gelir. Suyu süzerek beslenirler.
Anemonlar: Anemonlar yüksek ışık ve akıntı isterler. Bir KPS mercan akvaryumu için uygun canlılardır fakat diğer canlılara değmemeleri gerekir aksi halde öldürebilirler. Kötü yanları çoğunun çok fazla büyümesidir bu yüzden tür seçiminde oldukça dikkatli olunması gereklidir. Bazı türler kumda olmayı tercih ederken bazılarının kaya üzerinde durması lazımdır.
Dev İstiridyeler: İstridyeler bol ışık ve normal akıntı isterler. Akvaryumcularda crocea, maxima, derasa ve squamosa türlerini görebilirsiniz. Bunlardan en küçük, en dayanıksız ve en fazla ışık isteyeni croceadır. En büyük, en dayanıklı ve en az ışık isteyense deresadır. 7-8 cm'den küçük istiridyelerin ışık dışında canlı fitoplankton ile de beslenmesi gerekir bu yüzden ufak bir istiridye almanızı pek önermiyorum.
Tüp kurtları: Tüp kurtları bakımı oldukça kolay, değişik renklerde ve ucuza bulunabilen, ilginç hayvanlardır. Ziyaretçilerin de oldukça ilgisini çekerler.
Yengeçler: Çoğu yengeç etçildir ve birçok canlıya zarar verebilir. Benim Türkiye'deki akvaryumcularda bulabileceğiniz ve tamamen resif akvaryumu için uygun diyebileceğim tek yengeç türü anemon yengeci olarak bilinen porselen yengeçleridir. Oldukça ilginç canlılardır ve anemonların tentaküllerinin arasında yaşarlar. Eğer akvaryumda anemon yoksa mercan yada mantarları da yuva olarak kullanabilirler. Hermit yengeçleri de mercan resiflerinde kullanılabilir fakat çoğu etçil yada omnivordur (hem etçil hem otçul), bu yüzden tamamen resif akvaryumları için uygun diyemem.
Karidesler: Karidesler resif akvaryumlarının en eğlenceli canlılarındandır. Birçok farklı türü bulunabilir ve bir arada beslenebilir. En fazla görülen karides türü kokarca temizlikçi karidestir. Bu karidesleri çift yada gruplar halinde tutmanızı öneririm aksi halde utangaç davranabilirler. Balıkların üzerine çıkıp onları parazitlerinden temizleyebilirler. Kan kırmızı temizlikçi karidesler daha utangaçtır fakat yine birden fazla olmaları onları daha az utangaç yapacaktır. Kan kırmızısı çok güzel renkleri vardır. Boksör karidesleri de diğer iki karides gibi balıkları temizlerler fakat doğada daha çok müren gibi büyük balıkları temizlediklerinden küçük balıklara saldırabilirler. Resif akvaryumları için çok uygun canlılar değildirler. Palyaço karidesleri yalnızca tüp ayaklı deniz yıldızları ile beslenmelerine rağmen inanılmaz şirin canlılardır. Seksi ve cam anemon karidesleri ise anemonların içinde yaşarlar fakat bazen cam anemon karideslerinin anemonlara ve mercanlara zarar verdikleri de görülmüştür.
Derisi dikenliler: Bu grup deniz hıyarları, deniz yıldızları ve deniz kestanelerinden oluşur. Deniz hıyarları öldüklerinde akvaryumu zehirleyebilirler bu yüzden pek fazla akvaryumlarda görülmezler. Deniz yıldızlarının birçok çeşidi vardır. Resif akvaryumları için uygun olanlar genelde canlı kayalar üzerindeki bakteriler ve diğer canlılar ile beslenirler bu yüzden küçük akvaryumlarda kısa sürede açlıktan ölürler. Kıllı yıldız ve yılan yıldızları ise pek deniz yıldızına benzememekle birlikte büyük olanları balıkları ve bazı omurgasızları yiyebilir. Küçük olanlar ise akvaryuma güzel bir hava katacaktır. Deniz kestanelerinin çoğu çok büyüktür ve geçerken kolayca mercanları kırabilirler yada devirebilirler. Alglerle beslenen ve küçük kalanlar resif akvaryumlarında bakılabilirler.
Salyangozlar ve diğer kabuklular: Otçul salyangozlar hem akvaryumdaki yosunları yerler hem de akvaryuma doğal bir görüntü katarlar. Etçil salyangozlardan ise uzak durulması lazımdır, birçok canlıyı yiyebilirler. Çanaklar ve sedefler de akvaryumda bakılabilir, yalnızca etçil olanlardan uzak durulması gerekir.
Omurgasızları bu gruplara ayırdık peki şimdi bu bilgiler bizim ne işimize yarayacak? İlk başta aklımızda bir akvaryum oluşmasına oldukça yardım edecektir. Örneğin aklımda şuan içinde yalnızca kaya ve su olan bir akvaryum var. Ayırabileceğim parayı ve zamanı biliyorum. Buna göre eğer aklımızda ilk başta hangi canlıları koyacağımız hakkında bir fikrimiz yoksa artık aklımızdaki akvaryumu buraya kadar okuduğumuz bilgilere göre ne tip mercan bakacağımızı seçip yavaş yavaş doldurmaya başlayabiliriz. Bu karara önceden varmamız ışık sistemi, akvaryum boyu, filtrasyon ve dizayn gibi birçok şeyin daha doğru yapılmasına neden olacaktır.
Alg yiyen horozbina (Salarias fasciatus)
Gibi canlılar akvaryuma doğal bir hava katarken aynı zamanda istenmeyen yosunları da yerler.
Balıkları da genel olarak söylemek gerekirse tang, melek, kelebek balığı gibi balıklar büyük akvaryumlar ister. Deniz betası, kutu balıkları, bazı gobiler, çene balıkları gibi utangaç balıkların bulunduğu akvaryumlarda büyük ve/veya aktif yüzücü (tang, melek gibi) balıkların bulunması onları iyice strese sokacaktır. Derinden gelen bazı anthias ve cüce melek türleri için çok aydınlık olmayan akvaryumlar gereklidir. Bazı türler metal halideli akvaryumlarda kör bile olabilirler. Deniz atı, karides balığı, kurbağa balığı gibi türler tek başlarına yada kendi türleriyle beslenmelidirler. Ayrıca deniz atları için yüksek akvaryumlar gereklidir. Bahçe mürenleri yada çene balıkları vücutlarını kuma gömerler bu yüzden kumun derinliği en az bu balıkların uzunluğu kadar olmalıdır. Son olarak özellikle korkunca yada gece kendini kuma gömen lapin yada mandarin gibi balıklar için akvaryumun dibinde ince kum olmalıdır. Mercan kırığından yapılan kumlar balığın vücudunu kesebilir.
Küçük bir odaya gidip de kocaman bir akvaryum koyarsanız pek güzel durmaz. Aynı şekilde kocaman bir odadaki küçücük bir akvaryum kimsenin ilgisini çekmeyecektir. Oda ile akvaryum boyunun orantılı olması ev dekorasyonu için oldukça önemlidir. Akvaryum önü bombeli, L şeklinde, altıgen, oldukça alçak, oldukça derin yada buna benzer şekillerde olabilir. Örneğin deniz atı barındıran bir resif akvaryumu kuracaksanız akvaryumun yüksekliğinin boyundan uzun olması deniz atları için çok daha iyi olacaktır. Bir istiridye akvaryumu için ise oldukça alçak bir akvaryum güzel olabilir çünkü istiridyelerin renkleri en güzel tam tepeden baktığınızda gözükür. Akvaryum seçerken oldukça titiz davranın, değişik bir şekil akvaryumu çok daha güzel gösterebilir bazen. Bazen de tam tersi olur ve yanlış seçilen şekil yüzünden akvaryum kötü durabilir.
Akvaryumun şekli elinizdeki ekipmanlarla da bir bakıma ilgilidir. Eğer elinizde güçlü bir lamba yoksa doğal olarak bu lambayı derin bir akvaryumda kullanamayacaksınızdır. Çok güçlü bir lamba var ise de, alçak bir akvaryumda eğer aklınızda düşük ışık isteyen canlılar bakmak da varsa, sorun çıkabilir. Aynı şey akıntı için de geçerlidir. Alçak bir akvaryumda dibe koyulan güçlü bir çift motor kayalar arasında tortuların birikmesini engelleyebilirken yüksek bir akvaryumda her katmana daha az güçlü motorlar koyarsanız ancak benzer bir verim alabilirsiniz.
Kaya dizaynı bence bir akvaryumu özel kılan en önemli unsurlardan biridir çünkü birbirinden farklı binlerce farklı dizayn yapılabilir ve her birinin çekici farklı bir yönü bulunabilir. Birkaç resif akvaryumu karşılaştırıldığında eğer sizin akvaryumunuzun diğerlerinden çok farklı bir kaya dizaynı varsa, bu görenlerin direkt gözüne çarpacaktır. Tabi ki burada kaya dizaynı ile akvaryumdaki canlılar arasındaki uyum da çok önemlidir.
İlk başta kayalar (ya da kullanacağınız malzeme) en iyi şekilde akıntıdan ve ışıktan yararlanılabilecek ve filtrasyona çok fazla yük getirmeyecek şekilde olması gerekir. Örneğin eğer akvaryumunuz 4 taraftan izlenebilen bir akvaryum değil ise, yassı ve büyük birkaç kayayı arka cama yaslayıp dizaynımızı bu kayalar üzerinde yapabiliriz. Burada amaç, akvaryumun arka kısmında akıntılı boş alan bırakmaktır böylece tortu birikimi en aza inecektir. Ayrıca buraya motorları da saklayabiliriz. Işıktan faydalanmak içinse ise, örneğin, eğer kayaları bir uçurum şeklinde dizersek, bu dizaynın ancak üzerini kullanabiliriz mercan koymak için. Fakat kayalar yavaş yavaş yükselirse, tüm bu alanı kullanabiliriz.
Kaya dizaynı ile balık ilişkisi önemlidir. Örneğin akvaryumda utangaç balıklar varsa kayaların hem balıkların rahatça saklanabileceği hem de sizin onları görebileceğiniz şekilde dizilmesi sizin için iyi olur. Yada akvaryumda büyük yüzücü balıklar varsa kayaların hilal şeklinde dizilmesi balıklar için daha iyi olacaktır. Pseudanthias dispar hareminin kayaların içine girip çıkmaları, Apogon türünden bir kardinal sürüsünün mağaralarının içinde dururken geçen yemleri yakalamaları yada kayadaki bir deliği yuvası olarak seçen bir Gramma loreto'nun yuvasından geçen balıkları ağzını açıp dişlerini göstermesini izlemek akvaryuma birçok eğlence katacaktır.
Balıkların diğer canlılarla olan simbiyotik ilişkileri kesinlikle izlenmeye değerdir. En bilindik simbiyotik ilişki palyaço balıkları ve anemonlar arasında olandır büyük ihtimalle. Palyaço balıkları dışında yavru domino papazbalıkları ve kardinaller de anemonun kolları arasında görülebilir. Her palyaço türünün girdiği belli anemonlar vardır bu yüzden palyaço balığının aldığınız tüm anemonlara girmesini beklememelisiniz. Anemon ve palyaço arasındaki simbiyotik ilişki sayesinde palyaço anemonu kelebek, melek gibi balıklardan korur, anemon da palyaço balığını daha büyük balıklardan.
Kokarca palyaço balığı (Amphiprion akallopisos) balon uçlu anemonun (Entacmae quadricolor) zehirli kolları arasında.
Gobiler küçük balıklar olduğundan korunmaya ihtiyaçları vardır bu nedenle simbiyotik ilişkiler en fazla onların işine yarar. Amblyeleotris, Cryptocentrus, Ctenogobiops, Istigobius ve Stonogobiops türü gobilerin de Alpheidae familyasındaki karideslerle simbiyotik bir ilişkisi vardır. Alpheus türü karidesler kördür ve kumun altında yaşarlar. Kumun altında tüm gün boyunca yuvalarını yaparlar, temizlerler ve bazen yuvalarının yerlerini değiştirirler. Fakat kör olduklarından tehlikelere karşı savunmasızdırlar. Küçük gobiler ise tek başlarına ortalıkta gezdiklerinde kör karidesler gibi avcı balıklara karşı savunmasızdırlar. Karideslerle gobiler arasındaki simbiyotik burada işe yarar. Karides kum altında yaptığı yuvayı gobiyle paylaşırken gobi de gün boyunca kapıda bekleyip gelen tehlikeleri haber verir. Karides antenini devamlı gobinin kuyruğunda tutar çünkü gobi tehlikeleri kuyruğunu sallayarak söyler. Neon gobiler (Gobiosoma türleri) diğer balıkları parazitlerinden temizlerler. Akvaryumda hem bunu izlemesi çok zevklidir hem de balıklar için faydalıdır. Aynı işlemi temizlikçi lapinler de yapar (Labroides türleri) fakat neon gobilerin temizlikçi lapinlere göre birçok avantajı vardır. İlk başta temizlikçi lapinleri kuru yeme alıştırmak oldukça zorken, neon gobiler her türlü yemi kabul ederler. Neon gobiler sürüler halinde bakılabilir ve boyları en fazla 5cm'dir. Temizlikçi lapinler balıklar temizlenmek istemese bile onları temizlemeye çalışacak ve strese sokacaktır. Büyüdüklerinde balıkların derilerinden parçalar da koparabilirler. Son olarak doğadaki balıkların devamlı azalan temizlikçi lapinlere ihtiyacı varken, neon gobilerin tank üretimi olanları bulunmaktadır. Palyaço gobileri (Gobiodon türleri) başka bir minik ama izlemesi çok zevkli olan balıktır. Bu gobiler doğada kısa polipli sert mercanların arasında yaşarlar fakat akvaryumda yumuşak mercanlar dahil birçok farklı mercanı da kullanabilirler. Dikkat edilmesi gereken konu, yumurtlama zamanında yuva olarak seçtikleri kısa polipli sert mercanın bir bölümündeki polipleri temizleyip oraya yumurtalarını yapıştırırlar. Elbette bu mercanın o bölümüne zarar verir. Büyük bir akvaryumdaki büyük ve gelişimi hızlı olan bir sert mercanın içine yumurtladıklarında dikkatinizi bile çekmeyecektir fakat küçük boydaki mercanlar için zararlı olabilirler. Bu yüzden eğer büyük sert mercanlarınız yoksa tek başlarına bakmanız daha iyi olur. Aynı şekilde aslan balıklarının yakın akrabası olan, en fazla 5cm boyundaki kadife balıkları (Caracanthus maculatus ve C. typicus) da Acropora ve Pocillopora türü mercanların içinde yaşarlar. Ataç balıklarının tatlı, tuzlu ve acı suda yaşayan türleri vardır. Diademichthys lineatus, sarı çizgili ataç balığı, kardinaller gibi uzun dikenli deniz kestanesinin dikenleri içinde yaşar. Discotrema crinophila ise sepet yıldızlarının kolları arasındadır fakat bu yıldızların akvaryumda bakımı çok zordur. Bazı Apogon ve Siphamia türü kardinalleri ise deniz kestaneleri ve denizyıldızlarının dikenleri arasında yaşar. Buna en iyi örnek Apogon pacifici (Pembe kardinal) ve Diadema mexicanum (Uzun dikenli deniz kestanesi). Bu kardinaller sürü halinde uzun dikenli deniz kestanesinin dikenleri arasında dururlar. Siphamia mossambica ve S. versicolor da yine kestanelerin dikenleri arasında yaşar. Kestane nereye giderse kardinaller de onu takip eder. S. fuscolineata yani "dikenlerin kralı kardinal" de Acanthaster planci yani dikenlerin kralı deniz yıldızının dikenleri arasında yaşar. Fakat bu deniz yıldızı çok büyüktür ve mercanların doğadaki en büyük düşmanlarındandır.
Resimdeki nadir bulunan palyaço gobisi (Gobiodon albofasciatus) de diğer palyaço gobileri gibi hayatını kps mercanların dalları arasında geçirir.
Balıkların başka türler ile kurdukları muazzam ilişkiler dışında kendi aralarındaki ilişkileri izlemek de oldukça zevklidir. Bu nedenle balıkları doğadaki yaşadıkları şekilde bakmak çok daha iyi olacaktır. Balıkların yaşayış şekillerini 4 farklı gruba ayırabiliriz; yalnız yaşayanlar, çiftler halinde yaşayanlar, harem içinde yaşayanlar ve sürü balıkları. Birçok akvaryum balığı harem balığıdır. Tang gibi bazı balıklar ise yılın bazı dönemlerini yalnız, çiftleşme dönemlerini ise harem içinde geçirirler. Cüce melekler, anthiaslar, grammalar, mandarinler, şahin balıkları, çoğu lapin ve bazı palyaço balıkları harem balığıdır. Bu balıkların hepsini birden fazla tutup birbirleriyle ve diğer balıklarla olan ilişkilerini akvaryumda izleyebilirsiniz. Çoğu horozbina ve kelebek balığı, bangaii kardinaller, bazı tavşan balıkları, çoğu gobi, çene balıkları, pseudochromis'ler ve birçok tetik balığı ise çiftler halinde yaşar. Chromis'ler ve bazı kardinaller ise sürü balığıdır. Yavru bangaii kardinaller (Pterapogon kauderni ) ve ateş balıkları (Nemateleotris türleri) korunma amacıyla sürü halinde dolaşsalar da büyüdüklerinde bir çift kalana kadar birbirlerini öldürecektirler.
Son olarak balıkların akvaryumda hangi bölgede yüzdükleri de görsel açıdan önemlidir. Örneğin içinde yalnızca dipte yüzen balıkların olduğu bir akvaryum çok boş gözükecektir. Yada içinde yalnızca su yüzeyine yakın yüzen balıkların bulunduğu bir akvaryum için de aynı şey geçerlidir. Bu yüzden hem dipte hem orta bölgede hem de su yüzeyine yakın yüzen balıkların bulunması daha güzel bir görüntü verecektir.
Mercan ve diğer hareket edemeyen omurgasızların yerleştirilmesinde ilk başta dikkat edilmesi gereken konu elbette canlının istediği akıntı ve ışık şiddetidir çünkü canlıların sağlıklı gelişimi de en az dekorasyon kadar önemlidir. Bunun dışında canlıların etrafındaki canlılarla uyumu ve gelişinde kaplayacağı yer de önemlidir. Benim başıma geldiği gibi eminim kimse en sevdiği mercanlarından birinin bir Ricordea yuma tarafından öldürülmesini istemez. Neyse ki ben mercanı kurtarabildim ama her zaman bu kadar şanslı olmayabiliriz. Benim yaşadığım olay aslında mercanın yanlış yerleştirilmesi değil de yanlış bir omurgasızın akvaryumda barınmasıydı, çünkü mercanı Ricordea'nın yanına taşıyan yerli siyah deniz kestanesiydi (Arabacia lixula). Deniz kestanelerinin mercanları taşıma, kayaları devirme gibi özelliklerinden dolayı özellikle benimki gibi küçük akvaryumlar için çok uygun olmayan canlılar fakat maalesef vazgeçilmeyecek kadar da güzeller benim için, o yüzden bazen böyle kazaları görmezden gelebiliyorum.
Anemonlar mercanlardan daha tehlikelidirler çünkü güçlü zehirlerinin yanında yer de değiştirebilirler. Özellikle akvaryuma ilk konduklarında anemonun yer değiştirmesi çok normaldir fakat kendine uygun bir yer bulduktan sonra da kolay kolay oradan çekilmez, siz isteseniz bile. Eğer anemonlar hakkında yeterli bilgiye sahipseniz, bunun üstesinden de gelebilirsiniz. Örneğin uzun tentaküllü anemon (Macrodactyla doreensis doreensis) gövdesini kuma sokmak ister. Halı anemonları (Stichodactyla türleri), Heteractis crispa ve H. malu da kumda görülen anemonlardandır fakat bazen kayada da görülebilirler. H. magnifica genelde düz kayaların üzerinde, su seviyesine yakın yerlerde bulunur ve gövdesini saklamaz. Entacmaea quadricolor ise gövdesini, avcılardan korumak amacıyla, kayaların arasına saklayıp yalnızca tentakülleri dışarıda bırakır.
Mercanları, anemonları ve istiridyeleri ne kadar büyüyeceklerini unutmadan yerleştirin. Birçok mercan türü istenildiği zaman kesilip küçültülebildiğinden (aynı zamanda kesilen parçalarla yeni mercanlarınız oluyor) sorun olmuyor fakat bir nanodaki Tridacna squamosa yada T. derasa türü bir istiridye veya bir Heteractis magnifica akvaryum için çok büyüyecektir.
Dev istiridyelerin de akvaryumda durması gereken yer, doğada nerede yaşadığına bağlıdır. Tridacna maxima, T. crocea ve yavru T. squamosa'lar kaya üzerinde, T. derasa, T. gigas ve büyük T. squamosa'lar ise kumda olmalıdır. Crocea ve maxima'lar zamanla kayayla kaynaşıp, kayanın içine gömülebilirler yavaş yavaş.
Mercanların koloni halinde olmaları aynı balık sürüleri gibi güzel bir görüntü verecektir. Tabiki akvaryumdaki tek başına yüzen büyük şov balıkları gibi, parlak renkli, büyük şov mercanları yada anemonları olması da önemlidir. Özellikle boş yerleri doldurmak için tüp kurtları, yeşil yıldız polipleri ve sarı polipler çok uygundur yalnız kullanılan poliplerin akvaryumu sarmamasına dikkat edilmelidir.
Kokarca temizlikçi karidesi (Lysmata amboinensis), ateş temizlikçi karidesi (L. debelius) ve seksi anemon karidesi (Thor amboinensis) gibi karideslerin akvaryumda sürüler halinde tutulması onların utangaçlıklarını yenmelerinde yardımcı olacaktır. Aksi halde günlerini kayaların arkasında, saklanarak geçirebilirler. Bunu özellikle de ateş karidesleri yapar. Boksör (Stenopus hispidus) ve palyaço (Hymenocera picta) karideslerini ise çiftler halinde tutmak en iyisidir.
Ucuz canlıları kullanıp güzel görüntüler yaratmak istiyorsanız örneğin kumun bir bölümüne birbirine çok yakın olarak bir sürü tüp kurdu dikebilirsiniz. Yada denizden çıkardığınız hermit yengeçleriniz için ithal deniz kabukları satın alabilirsiniz.
Omurgasızların kendi aralarında geliştirdikleri simbiyotik ilişkiler de balıklarınki gibi oldukça ilgi çekicidir. Beyaz porselen yengeçleri (Neopetrolisthes türleri), seksi anemon karidesleri ve bazı Periclemenes türü karidesler anemonların tektakülleri arasında veya yakınında yaşarlar. Bazı Periclemenes türleri ise deniz kestanelerinin dikenleri arasında, deniz hıyarlarının ve deniz yıldızlarının üzerinde yada dev istiridyelerin içinde görülebilirler. Acropora yengeçleri ise birçok kısa polipli mercanın üzerinde görülebilirler.
Beyaz porselen yengeci (Neopetrolisthes sp.) hayatını palyaço balıkları gibi anemonların kollarında geçirir.
Bu resimde porselen yengeci bir Akdeniz anemonu olan Condylactis aurantiaca'yı yuva olarak seçmiş.
Yavruyken alınmış bir Tridacna zamanla kendini kayaya gömer ve resifin ayrılmaz bir parçası olur.
Canlı seçimi:
Canlı seçimi normalde en son yapılacak iş olsa da, en azından genel olarak ne bakılacağına karar verilmesi akvaryum kurulurken oldukça yardım edecektir. Mercan resifi akvaryumları için birçok alternatif vardır. Omurgasızları kabaca gruplara ayırıp, bu grupları şimdi tek tek inceleyeceğiz.Yumuşak mercanlar: Yumuşak mercanlar birçok mercan türünü içermektedir. Genelde fotosentetik olanlarının bakımları oldukça kolaydır. Çok fazla ışık istemezler ve dayanıklıdırlar. Dendronepthya gibi fotosentetik olmayanların ise akvaryumda tutulmaları önerilmez çünkü çoğu zaman açlıktan ölürler. Yumuşak mercanların çoğu kısa zamanda çok fazla büyür. Bazıları ise boy olarak uzundur. Xeniaların farklı türleri vardır. Bazıları yayılırlar bazıları ise uzarlar. Xeniaların çok büyümesine izin verilmemelidir, aksi halde akvaryumu sarabilirler. Akvaryumdaki boş alanları doldurmak için idealdirler. Yumuşak mercanlar genel olarak çok fazla akıntı istemezler.
Uzun polipli sert (UPS) mercanlar: UPS mercanların çoğu agresiftir ve etrafındaki mercanlara zarar verebilirler. Çok fazla türü vardır, bu yüzden bazı türler kum gibi boş kalan yerleri doldurmak için oldukça güzel canlılardır.
Kısa polipli sert (KPS) mercanlar: Bu mercanlar yüksek ışık ve akıntı ister. Yumuşak yada UPS mercanlarla çok fazla karıştırılmamaları iyi olur çünkü gereksinimleri farklıdır fakat elbette doğru dizayn yapılırsa bir KPS akvaryumunda özellikle boş yerleri doldurmak için diğer mercanlar da kullanılabilir.
Deniz yelpazeleri: Fotosentetik olanları ve olmayanları vardır. Genelde fotosentetik olmayanlar akvaryumda uzun ömürlü olmaz. Fotosentetik olanlar ise ekstra beslenme isteyebilir. Genelde fotosentetik olanlar kahverengidir, diğerleri ise mavi, kırmızı gibi parlak renklere sahiptir. Şekilleri oldukça ilginçtir ve akvaryuma çok güzel bir hava katarlar fakat çok büyük olduklarında güzel durmayabilirler.
Mantarlar ve Zoanthidler: Mantarların birçok türü vardır. İkisi de az ışık ister ve kolay büyür. Çok çeşitli renkleri vardır ve boş alanları doldurmak için birebirdirler.
Süngerler: Süngerler akvaryumcularda pek görülmez fakat genelde canlı kayalarla birçok sünger ve tunikade türü gelir. Suyu süzerek beslenirler.
Anemonlar: Anemonlar yüksek ışık ve akıntı isterler. Bir KPS mercan akvaryumu için uygun canlılardır fakat diğer canlılara değmemeleri gerekir aksi halde öldürebilirler. Kötü yanları çoğunun çok fazla büyümesidir bu yüzden tür seçiminde oldukça dikkatli olunması gereklidir. Bazı türler kumda olmayı tercih ederken bazılarının kaya üzerinde durması lazımdır.
Dev İstiridyeler: İstridyeler bol ışık ve normal akıntı isterler. Akvaryumcularda crocea, maxima, derasa ve squamosa türlerini görebilirsiniz. Bunlardan en küçük, en dayanıksız ve en fazla ışık isteyeni croceadır. En büyük, en dayanıklı ve en az ışık isteyense deresadır. 7-8 cm'den küçük istiridyelerin ışık dışında canlı fitoplankton ile de beslenmesi gerekir bu yüzden ufak bir istiridye almanızı pek önermiyorum.
Tüp kurtları: Tüp kurtları bakımı oldukça kolay, değişik renklerde ve ucuza bulunabilen, ilginç hayvanlardır. Ziyaretçilerin de oldukça ilgisini çekerler.
Yengeçler: Çoğu yengeç etçildir ve birçok canlıya zarar verebilir. Benim Türkiye'deki akvaryumcularda bulabileceğiniz ve tamamen resif akvaryumu için uygun diyebileceğim tek yengeç türü anemon yengeci olarak bilinen porselen yengeçleridir. Oldukça ilginç canlılardır ve anemonların tentaküllerinin arasında yaşarlar. Eğer akvaryumda anemon yoksa mercan yada mantarları da yuva olarak kullanabilirler. Hermit yengeçleri de mercan resiflerinde kullanılabilir fakat çoğu etçil yada omnivordur (hem etçil hem otçul), bu yüzden tamamen resif akvaryumları için uygun diyemem.
Karidesler: Karidesler resif akvaryumlarının en eğlenceli canlılarındandır. Birçok farklı türü bulunabilir ve bir arada beslenebilir. En fazla görülen karides türü kokarca temizlikçi karidestir. Bu karidesleri çift yada gruplar halinde tutmanızı öneririm aksi halde utangaç davranabilirler. Balıkların üzerine çıkıp onları parazitlerinden temizleyebilirler. Kan kırmızı temizlikçi karidesler daha utangaçtır fakat yine birden fazla olmaları onları daha az utangaç yapacaktır. Kan kırmızısı çok güzel renkleri vardır. Boksör karidesleri de diğer iki karides gibi balıkları temizlerler fakat doğada daha çok müren gibi büyük balıkları temizlediklerinden küçük balıklara saldırabilirler. Resif akvaryumları için çok uygun canlılar değildirler. Palyaço karidesleri yalnızca tüp ayaklı deniz yıldızları ile beslenmelerine rağmen inanılmaz şirin canlılardır. Seksi ve cam anemon karidesleri ise anemonların içinde yaşarlar fakat bazen cam anemon karideslerinin anemonlara ve mercanlara zarar verdikleri de görülmüştür.
Derisi dikenliler: Bu grup deniz hıyarları, deniz yıldızları ve deniz kestanelerinden oluşur. Deniz hıyarları öldüklerinde akvaryumu zehirleyebilirler bu yüzden pek fazla akvaryumlarda görülmezler. Deniz yıldızlarının birçok çeşidi vardır. Resif akvaryumları için uygun olanlar genelde canlı kayalar üzerindeki bakteriler ve diğer canlılar ile beslenirler bu yüzden küçük akvaryumlarda kısa sürede açlıktan ölürler. Kıllı yıldız ve yılan yıldızları ise pek deniz yıldızına benzememekle birlikte büyük olanları balıkları ve bazı omurgasızları yiyebilir. Küçük olanlar ise akvaryuma güzel bir hava katacaktır. Deniz kestanelerinin çoğu çok büyüktür ve geçerken kolayca mercanları kırabilirler yada devirebilirler. Alglerle beslenen ve küçük kalanlar resif akvaryumlarında bakılabilirler.
Salyangozlar ve diğer kabuklular: Otçul salyangozlar hem akvaryumdaki yosunları yerler hem de akvaryuma doğal bir görüntü katarlar. Etçil salyangozlardan ise uzak durulması lazımdır, birçok canlıyı yiyebilirler. Çanaklar ve sedefler de akvaryumda bakılabilir, yalnızca etçil olanlardan uzak durulması gerekir.
Omurgasızları bu gruplara ayırdık peki şimdi bu bilgiler bizim ne işimize yarayacak? İlk başta aklımızda bir akvaryum oluşmasına oldukça yardım edecektir. Örneğin aklımda şuan içinde yalnızca kaya ve su olan bir akvaryum var. Ayırabileceğim parayı ve zamanı biliyorum. Buna göre eğer aklımızda ilk başta hangi canlıları koyacağımız hakkında bir fikrimiz yoksa artık aklımızdaki akvaryumu buraya kadar okuduğumuz bilgilere göre ne tip mercan bakacağımızı seçip yavaş yavaş doldurmaya başlayabiliriz. Bu karara önceden varmamız ışık sistemi, akvaryum boyu, filtrasyon ve dizayn gibi birçok şeyin daha doğru yapılmasına neden olacaktır.
Alg yiyen horozbina (Salarias fasciatus)
Gibi canlılar akvaryuma doğal bir hava katarken aynı zamanda istenmeyen yosunları da yerler.
Balıkları da genel olarak söylemek gerekirse tang, melek, kelebek balığı gibi balıklar büyük akvaryumlar ister. Deniz betası, kutu balıkları, bazı gobiler, çene balıkları gibi utangaç balıkların bulunduğu akvaryumlarda büyük ve/veya aktif yüzücü (tang, melek gibi) balıkların bulunması onları iyice strese sokacaktır. Derinden gelen bazı anthias ve cüce melek türleri için çok aydınlık olmayan akvaryumlar gereklidir. Bazı türler metal halideli akvaryumlarda kör bile olabilirler. Deniz atı, karides balığı, kurbağa balığı gibi türler tek başlarına yada kendi türleriyle beslenmelidirler. Ayrıca deniz atları için yüksek akvaryumlar gereklidir. Bahçe mürenleri yada çene balıkları vücutlarını kuma gömerler bu yüzden kumun derinliği en az bu balıkların uzunluğu kadar olmalıdır. Son olarak özellikle korkunca yada gece kendini kuma gömen lapin yada mandarin gibi balıklar için akvaryumun dibinde ince kum olmalıdır. Mercan kırığından yapılan kumlar balığın vücudunu kesebilir.
Dizayn
Akvaryum dizaynını iki şekilde ele alabiliriz. Birincisi akvaryumun şekli, ikincisi kaya dizaynı. Akvaryum şeklini etkileyen birçok faktör vardır. Örneğin akvaryumu koyacağınız yer ile akvaryum boyunun uyumu, bakacağınız canlılar, akvaryuma harcayabileceğiniz para ve zaman.Küçük bir odaya gidip de kocaman bir akvaryum koyarsanız pek güzel durmaz. Aynı şekilde kocaman bir odadaki küçücük bir akvaryum kimsenin ilgisini çekmeyecektir. Oda ile akvaryum boyunun orantılı olması ev dekorasyonu için oldukça önemlidir. Akvaryum önü bombeli, L şeklinde, altıgen, oldukça alçak, oldukça derin yada buna benzer şekillerde olabilir. Örneğin deniz atı barındıran bir resif akvaryumu kuracaksanız akvaryumun yüksekliğinin boyundan uzun olması deniz atları için çok daha iyi olacaktır. Bir istiridye akvaryumu için ise oldukça alçak bir akvaryum güzel olabilir çünkü istiridyelerin renkleri en güzel tam tepeden baktığınızda gözükür. Akvaryum seçerken oldukça titiz davranın, değişik bir şekil akvaryumu çok daha güzel gösterebilir bazen. Bazen de tam tersi olur ve yanlış seçilen şekil yüzünden akvaryum kötü durabilir.
Akvaryumun şekli elinizdeki ekipmanlarla da bir bakıma ilgilidir. Eğer elinizde güçlü bir lamba yoksa doğal olarak bu lambayı derin bir akvaryumda kullanamayacaksınızdır. Çok güçlü bir lamba var ise de, alçak bir akvaryumda eğer aklınızda düşük ışık isteyen canlılar bakmak da varsa, sorun çıkabilir. Aynı şey akıntı için de geçerlidir. Alçak bir akvaryumda dibe koyulan güçlü bir çift motor kayalar arasında tortuların birikmesini engelleyebilirken yüksek bir akvaryumda her katmana daha az güçlü motorlar koyarsanız ancak benzer bir verim alabilirsiniz.
Kaya dizaynı bence bir akvaryumu özel kılan en önemli unsurlardan biridir çünkü birbirinden farklı binlerce farklı dizayn yapılabilir ve her birinin çekici farklı bir yönü bulunabilir. Birkaç resif akvaryumu karşılaştırıldığında eğer sizin akvaryumunuzun diğerlerinden çok farklı bir kaya dizaynı varsa, bu görenlerin direkt gözüne çarpacaktır. Tabi ki burada kaya dizaynı ile akvaryumdaki canlılar arasındaki uyum da çok önemlidir.
İlk başta kayalar (ya da kullanacağınız malzeme) en iyi şekilde akıntıdan ve ışıktan yararlanılabilecek ve filtrasyona çok fazla yük getirmeyecek şekilde olması gerekir. Örneğin eğer akvaryumunuz 4 taraftan izlenebilen bir akvaryum değil ise, yassı ve büyük birkaç kayayı arka cama yaslayıp dizaynımızı bu kayalar üzerinde yapabiliriz. Burada amaç, akvaryumun arka kısmında akıntılı boş alan bırakmaktır böylece tortu birikimi en aza inecektir. Ayrıca buraya motorları da saklayabiliriz. Işıktan faydalanmak içinse ise, örneğin, eğer kayaları bir uçurum şeklinde dizersek, bu dizaynın ancak üzerini kullanabiliriz mercan koymak için. Fakat kayalar yavaş yavaş yükselirse, tüm bu alanı kullanabiliriz.
Kaya dizaynı ile balık ilişkisi önemlidir. Örneğin akvaryumda utangaç balıklar varsa kayaların hem balıkların rahatça saklanabileceği hem de sizin onları görebileceğiniz şekilde dizilmesi sizin için iyi olur. Yada akvaryumda büyük yüzücü balıklar varsa kayaların hilal şeklinde dizilmesi balıklar için daha iyi olacaktır. Pseudanthias dispar hareminin kayaların içine girip çıkmaları, Apogon türünden bir kardinal sürüsünün mağaralarının içinde dururken geçen yemleri yakalamaları yada kayadaki bir deliği yuvası olarak seçen bir Gramma loreto'nun yuvasından geçen balıkları ağzını açıp dişlerini göstermesini izlemek akvaryuma birçok eğlence katacaktır.
Gramma brasiliensis
Omurgasızların sağlığı için de kaya dizaynı önemlidir. Büyük ve alçak bir kısa polipli sert mercan akvaryumunda kayalar yavaşça sağ yada sol tarafa doğru yükseltilip en üst noktalara mangrov ağaçları konulabilir. Doğada mangrovların köklerinin üzerinde Pocillopora damicornis türü kısa polipli sert mercanlar bulunabilir. Bunun dışında diğer Pocillopora türleri ve bazı Acropora, Montipora, Pavona ve Porites türleri de mangrovların yaşadığı ortama benzer yerlerde yaşadığından bu mercanların kullanılması uygundur. En aşağıda kum olursa buraya da Stichodactyla gigantea gibi bir anemon konulabilir. Böylece yalnızca ilginç ve güzel bir akvaryuma sahip olmazsınız, aynı zamanda tüm bu canlılar çok benzer ortamdan geldiğinden (kıyıya çok yakın yani çok ışık alan ve bol akıntılı yerler, bazen bu mercanlar ve anemonlar su çekilince suyun dışında da kalırlar) ihtiyaçları da benzer olur ve akvaryuma uyumda zorluk çekmezler. Fakat bu akvaryuma bir mantar, bir Dendronepthya yada bir Xenia türü mercan koyarsanız Dendronepthya yüksek ışıktan, Xenia güçlü akıntıdan ve mantarlar da hem ışık hem akıntı yüzünden ya ölecektir yada gelişme gösteremeyecektir. Bu 3 canlı genelde daha derinde bulunurlar ve geldikleri yer de daha farklıdır. Bu canlılar için uygun bir akvaryumun kaya dizaynında ise büyük mağaralar kullanılmalıdır ve hatta Dendronepthya'lar mağara duvarlarından sarkıtılabilir. Gördüğünüz gibi farklı derinliklerden yada bölgelerden gelen canlılar için de farklı kaya dizaynları yapılmalıdır.Balıklar
Küçük bir akvaryumdaki büyük balıklar yada büyük bir akvaryumdaki küçük balıklar akvaryumu, ilk bakıldığında, olduğundan küçük yada büyük gösterebilir. Küçük bir akvaryumda bu oldukça işinize yarayacaktır. Gobiodon, Stonogobiops, Gobiosoma ve Eviota türü gobiler genelde 5cm'nin altındadır. Küçük akvaryumlar için mükemmel balıklardır ve bir palyaço balığına yada papazbalıklarına göre atıkları çok daha azdır. Biraz daha büyük akvaryumlarda perkula ve kokarca kompleksi palyaço balıkları, daha büyük gobiler, horozbinalar, kardinaller, Pseudochromis'ler ve küçük lapinler kullanılabilir. Orta boy akvaryumlarda küçük balıkların yanında domates, clarkii kompleksi ve Premnas türü palyaço balıkları, cüce melek balıkları (Centropyge türleri), çok büyümeyen şahin balıkları (Cirrhitichthys, Oxycirrhites ve Neocirrhitus türleri), daha büyük lapinler (bazı Halichoeres türleri gibi) ve küçük domuz balıkları (Bodianus bimaculatus, vb) uygundur. Bunlar orta boy balıklardır (genelde 10-15cm arası). Yalnız orta boy bir akvaryuma (150-300lt arası) bir sürü orta boy balık koymak yerine birkaç tane koyup gerisini küçük balıklarla tamamlamak daha iyi bir görüntü verecektir. Büyük akvaryumlarda ise cerrahbalıkları (Acanthurus, Zebrasoma, Naso, Paracanthurus ve Ctenochaetus türleri), Genicanthus türü melek balıkları, bazı kelebek balığı türleri (Chelmon türleri ve Forcipiger flavissimus resifte bazen sorun yaratsa da %50 şansınız vardır. Hemitaurichthys türleri, Forcipiger longirostris ve Heniochus diphreutes is resif akvaryumlarına uygundur), tavşan balıkları (Siganus türleri) ve planktonla beslenen tetik balıkları (Xanthichthys türleri gibi) bakılabilir. Akvaryum çok büyük olmadıkça bu büyük balıklardan çok fazla bakılmaması daha uygundur çünkü bu balıklar çok fazla yüzme alanı isteyen büyük balıklardır. Bazen akvaryumda rahatça dönmeleri bile sorun olabilir (örneğin 60cm boya ulaşabilen Naso vlamingi yada tüm bu balıklardan daha hızlı bir yüzme stiline sahip olan 40cm boyundaki Acanthurus sohal). Balıkları her zaman aldığınızdaki boyuyla değil, doğada ulaştığı maksimum boyuyla hesaplamayı unutmayın çünkü doğada çok büyük bir rekabet vardır ve güçlü olan kazanır. Bu nedenle balıklar çok hızlı büyürler. Bir cerrahbalığının ömrü 40 yıldan fazla olabilirken büyümesi ilk 5 yılda olur. Eğer sizin cerrahbalığınız bu hızda bir büyüme göstermiyorsa, sorunu su koşullarında, beslenmede yada akvaryum boyunda aramalısınız.Zebrasoma scopas
Biraz da balık davranışlarından bahsedelim. Akvaryuma bakıldığında, özellikle ziyaretçilerin ilk dikkat edeceği canlılar genellikle hareket edenlerdir. Balıklar ve karidesler bunların en başında gelir. Eğer akvaryuma bakıldığında yalnızca yer yer mercanlar ve birkaç büyük balık görülüyorsa, kısa bir süre sonra akvaryuma bakan kişinin canı sıkılacaktır. Bu süreyi hem balık hem de omurgasız seçimine biraz dikkat ederek uzatabilirsiniz.Balıkların diğer canlılarla olan simbiyotik ilişkileri kesinlikle izlenmeye değerdir. En bilindik simbiyotik ilişki palyaço balıkları ve anemonlar arasında olandır büyük ihtimalle. Palyaço balıkları dışında yavru domino papazbalıkları ve kardinaller de anemonun kolları arasında görülebilir. Her palyaço türünün girdiği belli anemonlar vardır bu yüzden palyaço balığının aldığınız tüm anemonlara girmesini beklememelisiniz. Anemon ve palyaço arasındaki simbiyotik ilişki sayesinde palyaço anemonu kelebek, melek gibi balıklardan korur, anemon da palyaço balığını daha büyük balıklardan.
Kokarca palyaço balığı (Amphiprion akallopisos) balon uçlu anemonun (Entacmae quadricolor) zehirli kolları arasında.
Gobiler küçük balıklar olduğundan korunmaya ihtiyaçları vardır bu nedenle simbiyotik ilişkiler en fazla onların işine yarar. Amblyeleotris, Cryptocentrus, Ctenogobiops, Istigobius ve Stonogobiops türü gobilerin de Alpheidae familyasındaki karideslerle simbiyotik bir ilişkisi vardır. Alpheus türü karidesler kördür ve kumun altında yaşarlar. Kumun altında tüm gün boyunca yuvalarını yaparlar, temizlerler ve bazen yuvalarının yerlerini değiştirirler. Fakat kör olduklarından tehlikelere karşı savunmasızdırlar. Küçük gobiler ise tek başlarına ortalıkta gezdiklerinde kör karidesler gibi avcı balıklara karşı savunmasızdırlar. Karideslerle gobiler arasındaki simbiyotik burada işe yarar. Karides kum altında yaptığı yuvayı gobiyle paylaşırken gobi de gün boyunca kapıda bekleyip gelen tehlikeleri haber verir. Karides antenini devamlı gobinin kuyruğunda tutar çünkü gobi tehlikeleri kuyruğunu sallayarak söyler. Neon gobiler (Gobiosoma türleri) diğer balıkları parazitlerinden temizlerler. Akvaryumda hem bunu izlemesi çok zevklidir hem de balıklar için faydalıdır. Aynı işlemi temizlikçi lapinler de yapar (Labroides türleri) fakat neon gobilerin temizlikçi lapinlere göre birçok avantajı vardır. İlk başta temizlikçi lapinleri kuru yeme alıştırmak oldukça zorken, neon gobiler her türlü yemi kabul ederler. Neon gobiler sürüler halinde bakılabilir ve boyları en fazla 5cm'dir. Temizlikçi lapinler balıklar temizlenmek istemese bile onları temizlemeye çalışacak ve strese sokacaktır. Büyüdüklerinde balıkların derilerinden parçalar da koparabilirler. Son olarak doğadaki balıkların devamlı azalan temizlikçi lapinlere ihtiyacı varken, neon gobilerin tank üretimi olanları bulunmaktadır. Palyaço gobileri (Gobiodon türleri) başka bir minik ama izlemesi çok zevkli olan balıktır. Bu gobiler doğada kısa polipli sert mercanların arasında yaşarlar fakat akvaryumda yumuşak mercanlar dahil birçok farklı mercanı da kullanabilirler. Dikkat edilmesi gereken konu, yumurtlama zamanında yuva olarak seçtikleri kısa polipli sert mercanın bir bölümündeki polipleri temizleyip oraya yumurtalarını yapıştırırlar. Elbette bu mercanın o bölümüne zarar verir. Büyük bir akvaryumdaki büyük ve gelişimi hızlı olan bir sert mercanın içine yumurtladıklarında dikkatinizi bile çekmeyecektir fakat küçük boydaki mercanlar için zararlı olabilirler. Bu yüzden eğer büyük sert mercanlarınız yoksa tek başlarına bakmanız daha iyi olur. Aynı şekilde aslan balıklarının yakın akrabası olan, en fazla 5cm boyundaki kadife balıkları (Caracanthus maculatus ve C. typicus) da Acropora ve Pocillopora türü mercanların içinde yaşarlar. Ataç balıklarının tatlı, tuzlu ve acı suda yaşayan türleri vardır. Diademichthys lineatus, sarı çizgili ataç balığı, kardinaller gibi uzun dikenli deniz kestanesinin dikenleri içinde yaşar. Discotrema crinophila ise sepet yıldızlarının kolları arasındadır fakat bu yıldızların akvaryumda bakımı çok zordur. Bazı Apogon ve Siphamia türü kardinalleri ise deniz kestaneleri ve denizyıldızlarının dikenleri arasında yaşar. Buna en iyi örnek Apogon pacifici (Pembe kardinal) ve Diadema mexicanum (Uzun dikenli deniz kestanesi). Bu kardinaller sürü halinde uzun dikenli deniz kestanesinin dikenleri arasında dururlar. Siphamia mossambica ve S. versicolor da yine kestanelerin dikenleri arasında yaşar. Kestane nereye giderse kardinaller de onu takip eder. S. fuscolineata yani "dikenlerin kralı kardinal" de Acanthaster planci yani dikenlerin kralı deniz yıldızının dikenleri arasında yaşar. Fakat bu deniz yıldızı çok büyüktür ve mercanların doğadaki en büyük düşmanlarındandır.
Resimdeki nadir bulunan palyaço gobisi (Gobiodon albofasciatus) de diğer palyaço gobileri gibi hayatını kps mercanların dalları arasında geçirir.
Balıkların başka türler ile kurdukları muazzam ilişkiler dışında kendi aralarındaki ilişkileri izlemek de oldukça zevklidir. Bu nedenle balıkları doğadaki yaşadıkları şekilde bakmak çok daha iyi olacaktır. Balıkların yaşayış şekillerini 4 farklı gruba ayırabiliriz; yalnız yaşayanlar, çiftler halinde yaşayanlar, harem içinde yaşayanlar ve sürü balıkları. Birçok akvaryum balığı harem balığıdır. Tang gibi bazı balıklar ise yılın bazı dönemlerini yalnız, çiftleşme dönemlerini ise harem içinde geçirirler. Cüce melekler, anthiaslar, grammalar, mandarinler, şahin balıkları, çoğu lapin ve bazı palyaço balıkları harem balığıdır. Bu balıkların hepsini birden fazla tutup birbirleriyle ve diğer balıklarla olan ilişkilerini akvaryumda izleyebilirsiniz. Çoğu horozbina ve kelebek balığı, bangaii kardinaller, bazı tavşan balıkları, çoğu gobi, çene balıkları, pseudochromis'ler ve birçok tetik balığı ise çiftler halinde yaşar. Chromis'ler ve bazı kardinaller ise sürü balığıdır. Yavru bangaii kardinaller (Pterapogon kauderni ) ve ateş balıkları (Nemateleotris türleri) korunma amacıyla sürü halinde dolaşsalar da büyüdüklerinde bir çift kalana kadar birbirlerini öldürecektirler.
Son olarak balıkların akvaryumda hangi bölgede yüzdükleri de görsel açıdan önemlidir. Örneğin içinde yalnızca dipte yüzen balıkların olduğu bir akvaryum çok boş gözükecektir. Yada içinde yalnızca su yüzeyine yakın yüzen balıkların bulunduğu bir akvaryum için de aynı şey geçerlidir. Bu yüzden hem dipte hem orta bölgede hem de su yüzeyine yakın yüzen balıkların bulunması daha güzel bir görüntü verecektir.
Omurgasızlar
Omurgasızlar için de, balıklar için geçerli olanların çoğu geçerlidir. Küçük bir akvaryumda sizin de tahmin edebileceğiniz gibi bir sürü farklı renkte küçük zoanthid ve mantar kolonilerinin, küçük mercan fraglarının, tüp kurtlarının olması, akvaryumda aynı yeri kaplayan birkaç büyük mantar ve bir deri mercanından daha iyi bir görüntü sergileyecektir. Büyük bir akvaryumda ise çeşitlilik yine önemli olsa da küçük bir zoanthid kolonisi pek dikkat çekmeyecektir.Mercan ve diğer hareket edemeyen omurgasızların yerleştirilmesinde ilk başta dikkat edilmesi gereken konu elbette canlının istediği akıntı ve ışık şiddetidir çünkü canlıların sağlıklı gelişimi de en az dekorasyon kadar önemlidir. Bunun dışında canlıların etrafındaki canlılarla uyumu ve gelişinde kaplayacağı yer de önemlidir. Benim başıma geldiği gibi eminim kimse en sevdiği mercanlarından birinin bir Ricordea yuma tarafından öldürülmesini istemez. Neyse ki ben mercanı kurtarabildim ama her zaman bu kadar şanslı olmayabiliriz. Benim yaşadığım olay aslında mercanın yanlış yerleştirilmesi değil de yanlış bir omurgasızın akvaryumda barınmasıydı, çünkü mercanı Ricordea'nın yanına taşıyan yerli siyah deniz kestanesiydi (Arabacia lixula). Deniz kestanelerinin mercanları taşıma, kayaları devirme gibi özelliklerinden dolayı özellikle benimki gibi küçük akvaryumlar için çok uygun olmayan canlılar fakat maalesef vazgeçilmeyecek kadar da güzeller benim için, o yüzden bazen böyle kazaları görmezden gelebiliyorum.
Anemonlar mercanlardan daha tehlikelidirler çünkü güçlü zehirlerinin yanında yer de değiştirebilirler. Özellikle akvaryuma ilk konduklarında anemonun yer değiştirmesi çok normaldir fakat kendine uygun bir yer bulduktan sonra da kolay kolay oradan çekilmez, siz isteseniz bile. Eğer anemonlar hakkında yeterli bilgiye sahipseniz, bunun üstesinden de gelebilirsiniz. Örneğin uzun tentaküllü anemon (Macrodactyla doreensis doreensis) gövdesini kuma sokmak ister. Halı anemonları (Stichodactyla türleri), Heteractis crispa ve H. malu da kumda görülen anemonlardandır fakat bazen kayada da görülebilirler. H. magnifica genelde düz kayaların üzerinde, su seviyesine yakın yerlerde bulunur ve gövdesini saklamaz. Entacmaea quadricolor ise gövdesini, avcılardan korumak amacıyla, kayaların arasına saklayıp yalnızca tentakülleri dışarıda bırakır.
Mercanları, anemonları ve istiridyeleri ne kadar büyüyeceklerini unutmadan yerleştirin. Birçok mercan türü istenildiği zaman kesilip küçültülebildiğinden (aynı zamanda kesilen parçalarla yeni mercanlarınız oluyor) sorun olmuyor fakat bir nanodaki Tridacna squamosa yada T. derasa türü bir istiridye veya bir Heteractis magnifica akvaryum için çok büyüyecektir.
Dev istiridyelerin de akvaryumda durması gereken yer, doğada nerede yaşadığına bağlıdır. Tridacna maxima, T. crocea ve yavru T. squamosa'lar kaya üzerinde, T. derasa, T. gigas ve büyük T. squamosa'lar ise kumda olmalıdır. Crocea ve maxima'lar zamanla kayayla kaynaşıp, kayanın içine gömülebilirler yavaş yavaş.
Mercanların koloni halinde olmaları aynı balık sürüleri gibi güzel bir görüntü verecektir. Tabiki akvaryumdaki tek başına yüzen büyük şov balıkları gibi, parlak renkli, büyük şov mercanları yada anemonları olması da önemlidir. Özellikle boş yerleri doldurmak için tüp kurtları, yeşil yıldız polipleri ve sarı polipler çok uygundur yalnız kullanılan poliplerin akvaryumu sarmamasına dikkat edilmelidir.
Kokarca temizlikçi karidesi (Lysmata amboinensis), ateş temizlikçi karidesi (L. debelius) ve seksi anemon karidesi (Thor amboinensis) gibi karideslerin akvaryumda sürüler halinde tutulması onların utangaçlıklarını yenmelerinde yardımcı olacaktır. Aksi halde günlerini kayaların arkasında, saklanarak geçirebilirler. Bunu özellikle de ateş karidesleri yapar. Boksör (Stenopus hispidus) ve palyaço (Hymenocera picta) karideslerini ise çiftler halinde tutmak en iyisidir.
Ucuz canlıları kullanıp güzel görüntüler yaratmak istiyorsanız örneğin kumun bir bölümüne birbirine çok yakın olarak bir sürü tüp kurdu dikebilirsiniz. Yada denizden çıkardığınız hermit yengeçleriniz için ithal deniz kabukları satın alabilirsiniz.
Omurgasızların kendi aralarında geliştirdikleri simbiyotik ilişkiler de balıklarınki gibi oldukça ilgi çekicidir. Beyaz porselen yengeçleri (Neopetrolisthes türleri), seksi anemon karidesleri ve bazı Periclemenes türü karidesler anemonların tektakülleri arasında veya yakınında yaşarlar. Bazı Periclemenes türleri ise deniz kestanelerinin dikenleri arasında, deniz hıyarlarının ve deniz yıldızlarının üzerinde yada dev istiridyelerin içinde görülebilirler. Acropora yengeçleri ise birçok kısa polipli mercanın üzerinde görülebilirler.
Beyaz porselen yengeci (Neopetrolisthes sp.) hayatını palyaço balıkları gibi anemonların kollarında geçirir.
Bu resimde porselen yengeci bir Akdeniz anemonu olan Condylactis aurantiaca'yı yuva olarak seçmiş.