Akvaryum, Akvaryum Balıkları, Akvaryum Canlıları, Akvaryum Bitkileri, Balık hastalıkları, Balık Yemleri, Tatlı su akvaryumları, Tuzlu su akvaryumları, Canlı Balık Yemleri, Akvaryum Hesaplamaları

Mavi Prenses (Pseudotropheus Socolofi)

Pseudotropheus Socolofi
Malawi gölünün kayalık kesimlerinde yaşayan ,otçul beslenen bir türdür.Sarı prenseslere nazaran daha agresif ,daha iri bir türdür. 150 lt ve üzerinde bakılması tercih edilmelidir. Agresifliğini özellikle üreme zamanında daha çok belli eder. 1 erkeğe 4-5 dişi düşecek şekilde barındırılırsa ortamdaki stresi alacaktır. Akvaryum hacminiz darsa baskın olan erkek diğer erkekleri şiddet altında bırakacağından strese maruz kalan grup rengini belli etmeyecektir. Bazen erkekten iri olan dişi erkeklere de baskı yapabilir. Canlı seçimi yaparken erkeğin dişinin ayarında olmasına özen gösterilmedir. Dip ve orta seviyeyi işgal edecek ,hareketli ,oyuncu bir türdür.

Kumla oynamayı sever ,bu yüzden ince kum tercih edilmelidir. Kayalar çok hafif olmamalı ,dekor bolca mağara ve kaya içermelidir.Sarı prensesler kadar saklanmaya düşkün olmasalarda üreme zamanında ve dinlenirken bölge için agresif bir tutum içine girebilirler.Aynı aileden gelselerde sarı prenseslerle aynı tür değillerdir.SP ler karma yemlerle beslenebilirler ama mavi prenseslerin diyeti otçul besinler içermelidir. Yoksa bloat hastalığı kaçınılmazdır.Bloat hastalığına yakalanan balıkların genellikle sonu ölümdür. Kayalık balığı olduğundan 7,5-8,5 PH arası sert sulardan hoşlanır. Ülkemiz suları bu balıklar için gayet uygundur. 24 -27 arası sıcaklıklar yaşamaları için yeterlidir.

Cinsiyet ayrımları için anal yüzgece bakılır. Yumurta noktası fazla olan ve ventral(karın) yüzgeci daha uzun olan erkektir. Yinede kesin sonucu vent-anüs açıklığına bakarak yapabilirsiniz.Dişilerde vent açıklığı anüsten daha büyük ve belirgindir. Yeni yetişmiş genç dişi 5-10 arası yumurta verirken damızlık boya geldiğinde bu sayı 30 a çıkabilir. Kuluçka evresini ağzında geçiren yavrular 3.haftadan sonra kendi başlarına yüzmeye başlarlar.Yeni yüzmeye başlayan yavrular beslenme kürüne bağlı olarak ayda ortalama 1 cm boylanabilirler. Erkekleri çok hareketli olduğundan dişi sayısı mümkün olduğunca fazla olmalıdır. Yeni kuluçka yapmış bir dişi erkeğin bakısına maruz kalmışsa yumurtaları yutabilir veya bırakabilir. Yeni yumurta tutmuş tecrübesiz dişileri kusturmak dişilerin ilerde yumurta tutamamasına neden olmaktadır.Bu bağlamda dişi belirli bir olgunluğa ve tecrübeye sahip olmadan bu hareketten kaçınmanız gerekir.

Akvaryumcularda ,petshoplarda teşhir edilirken mavi rengini göstermeyebilir.Bu bulunduğu stresli ortamın ondaki olumsuz etkileridir. Seçim yapılırken karnının çökmemiş olduğuna ,yüzgeç ve vücut formundaki kusursuzluğa ,hareket kabiliyetine bakılırsa daha etkili seçim yapılmış olacaktır.Çok saklanan ,olduğu yerde sallanan,yem atıyormuş gibi yaptığınızda tepki vermeyen balıklardan uzak durmalısınız. Aydınlatmanıza fazladan 1 mavi floresan eklerseniz görsel anlamda kendini çok ileri seviyelere taşıyacaktır.

Oku

Trichogaster Trichopterus Cosby (Opal Gromi)

Renk özellikleri nedeniyle opal gromi adıyla tanınır. Bundan 30 yıl kadar önce
Amerikalı üreticiler tarafından akvaryumlarda yapay eşleştirme ile üretilen bir türdür. Temel
rengi mavi olmakla birlikte, renkli damarları olan bir mermer bloktaki renk dalgalanmalarını
anımsatan, belirli bir biçime sahip olmayan lacivert siyah desenlidir. Daha sonraları bu türün,
yeşil rengin egemen olduğu bir çeşitlemesi de elde edilmiştir. Bu nedenle, göz okşayıcı ve
çeşitli renk düzenlerine sahip olanları görülebilmektedir. Boylan 15 santime erişebilir.
İyi huylu, karma akvaryumlar için elverişli, barışçıl bir türdür. Beslenme, yasama ve
üreme özellikleriyle türlerine uyum gösterirler.

Oku

Tatlı Su Akvaryum Bitkileri: Elodea (Egeria Densa)

Sıcaklık : 10 – 30 derece. 37 derecelere kadar dayanabilir. Ama çok soğukta da ,çok sıcakta da dallanma ve büyüme durur ,metabolizma yavaşlar. Sürekliliğinde canlılığını yitirip çürümeye başlar. Ani sıcaklık değişimlerine karşı hassastır. Bu yüzden 30 lt ve altında tam randumanlı bir gelişim sergileyemez.Su ortamı az olduğunda gece gündüz sıcaklık farkı artacağından bitkinin çürümesi bile muhtemeldir. Çevre koşullarına göre bu ihtimal değişiklilik gösterir.

Işık : Birçok kaynakta az ışıktada olsa olur denilmektedir. Kısmen doğrudur. Odadaki çevresel ışık bile bu bitkinin canlılığını sürdürmesi için yeterlidir. Işık şiddeti artırılına kadar boylanmaya çalışacaktır. Ne zaman ki kuvvetli ışık ile karşılaşır gövdenin çeşitli noktalarından bayram yeri hesabı filiz atmaya başlar. Amacınız çoğaltmaksa 6400k lık renk sıcaklığı olan lambalardan kullanmanızı tavsiye ederim. Ortalama 1 litreye 1 watt olacak şekilde aydınlatılması kafi gelecektir.

CO2 : Hiç işi olmaz dememek lazım ,sonuçta bitkidir. Şu durumda işi olmayabilir ; 12 saat aydınlatma 12 saat karartma yapılırsa durumu kurtarır. Balıklarınız varsada bu ona yeterli gelecektir. Hiç bir imkanınız yoksa suya hava taşı ile hava vererek sudaki çözünen gazları dengede tutabilirsiniz.

Gübre : Balık besliyorsanız onların pisliği yetecektir. Beslemiyorsanız su değişimlerinizde her 10 litreye 100 ml maden suyu karıştırmak kafi gelecektir.İllaki gübre kullanacaksanız kontrollü bir şekilde sıvı gübrelerden kullanmanızı tavsiye ederim. Bu bitki kökünden ziyade sap ve yapraklarından osmoz gibi yöntemlerle besin ve su geçişini sağlayabilir.Aşırı gübreleme akvaryumunuzda yosun patlamasına neden olabilir.Gübre aldığınızda üzerinde yazan kullanım talimatına göre hareket ediniz.

Bitki boyu : Kaynaklar 20-100 cm arası desede bunun bir sınırı yok. Kendi akvaryumumda 1,5 tur atan bu bitki ortalama 2 metreye yakın boylanmıştı. Yani bir kökü yok ,abi arka 100 cm oldu ,önden az kısal ,daha fazla boylanma diye mantığıda yok. Kaldığı ortamla alakalı bir gelişme söz konusu. Yerini severse java mosu kıskandıracak bir karmaşada büyür ,yayılır.

Üreme : Filizlerin altından veya üstünden ortalama 10-20 cm lik parçalar halinde kesilerek yeni bireyler oluşturulabilir.

Yorum : Her türlü balıkla yaşayabilecek bir türdür. Dikkat edilmesi gereken dişli ve ağzı büyük balıklarla beraber tutulmaması. Dayanıklıdır. Yerini sevmese bile uzunca bir süre adaptasyon sağlayabilmek adına çürümeden canlılığını koruyabilir. Sert yapraklıdır, salyangozlar tarafından tüketilmesi zordur,balıklar tırrıklamakta güçlük çekerler.Yerini severse açık yeşil bir hal alır. Koyu yeşil forma geçmişse ve boylanma filizlenme görülmüyorsa birşeyler ters gidiyor demektir.İllaki dikmeye gerek yoktur. Düzenli durması açısından vantuzla veya misina ipiyle bir yerlere tutturulabilir.Başıboş su üzerine bırakılabilir. Canlı doğuran yavruları için güzel barınak tadındadır.En dayanıklı bitkiler sınıfına girer.Su üzerine değerlerse çiçek açabilirler.

Oku

Macropodus Opercularis

Doğada yaygın olarak Kore, Çin, Güney Vietnam ve Tayvan sularında yaşarlar.
Erkeğinin boyu dişisinden daha uzundur ve 8 santimi bulur. Gövde son, derece biçimli ve
uyumludur. Kuyruk yüzgeci geniş, çatal biçimli ve gösterişlidir. Sırt yüzgeci ise tümüyle dik
ve gergindir. Çatal biçimli kuyruk yüzgecinin her iki parçası, sırt yüzgeci ve geniş anal
yüzgeç sivrilerek son bulur. Değişik renk çeşitlenmeleri içinde görülebilmektedirler.
Çok hareketli, gösterişli ve ilgi çekici olan bu balığın temel renkleri, kahverengi, gri
veya mavi olabilmektedir. Gövdenin tüm yanlarını, çabuk çabuk sıralanan gri mavi ile koyu
kırmızı, portakal rengi veya kızıl kahverengi renklerinden birinin oluşturduğu dikey çubuklar
süsler. Balığın başında ve sırtında da koyu lacivert lekeler vardır. Solungaç kapaklarının
üstünde, çevresi portakal renkli, kenarla süslü mavi yeşil metalik bir leke bulunur. Bazı türlerde
dikey bantlar kalemle çizilmişçesine düzgün, bazılarında ise çok düzensizdir.
Macropodus opercularis, tam anlamıyla tropik bir balık değildir. Çünkü 15 santigrat
gibi düşük bir ısıya dahi uyum gösterir. Bu türün erginleri 15 ila 20 derece arasındaki ısılarda
hiç rahatsız olmamış görünür. Genç balıklar ve yavrular için ise daha yüksek bir ısı, 20 ila 24
derece gereklidir. Bu ısı aralığının cennet balıklanın döl vermeleri için de yeterli olduğu
bilinmektedir. Ancak üretimde daha başarılı bir sonuç için ısının biraza daha yükseltilmesi
ve 26 dereceye çıkarılması yerinde olur.
Bütün tropik akvaryum balıkları arasında macropodus opercularisin onurlu ve
ayrıcalık taşıyan bir önemi vardır. Onlar, evlerde süs amacıyla yetiştirilen ilk tropik
akvaryum balıklarıdır.
Macropodus opercularisler her türlü yemle beslenebilirse de besin listelerinden canlı
yem eksik edilmemelidir. Aksi halde gelişmelerinde duraklama, sağlıklarında bozulma baş
gösterir. Bununla birlikte ani ısı değişimlerinden korunmaları gerekir. Ayrıca oda ısısı ile su
ısısı arasında önemli oranda fark bulunmaktadır. Bu sağlanamıyorsa akvaryum yüzeyindeki
havanın ısısı, akvaryum örtüsü ile korunmalıdır.
Cennet balıkları bol fakat doğrudan gelmeyen ışıktan hoşlanır. Akvaryumun üstten
aydınlatılması halinde, su yüzeyinin riccia, salvinla gibi ışığın dik gelmesini önleyecek yüzen bitkilerle bitkilendirilmesi yerinde olur. Bu balıklar betta splendensten çok daha sakinolmakla birlikte, karma akvaryumlara konulmaları önerilemez. Üremeleri, köpük yuva
yapanların genel üremelerinden herhangi bir farklılık taşımaz.

Oku

Oodinium Pillularis Hastalığı

Oodinium Pillularis Hastalığı Nedir
Altın tozu veya pas hastalığı olarak bilinen parazittir. Hastalığa değişik şekillerde parazitik dinoflagellatlar sebep olur. Aynı işaretleri veren diğer parazit türleri Oodinium limneticum ve Oodinium vastotodur.
Tatlı ve tuzlu su balıklarında bu parazitle ilgili en büyük problem, hastalığın ölümden önceki son safha olan, solunum güçlüğü döneminde fark edilmesidir. Bu genellikle balığın yüzeyde zorlukla solunum yapmaya çalışırken akvaryumun dibinde yana yattığı zamandır. Bu ilerlemiş aşamada balığı kurtarmak zordur. Ancak bu durumda gerekli önlemler alınırsa diğer balıklara parazitin bulaşması engellenebilir.
Parazit balığın derisine saldırır diğer sevdiği yer ise solungaçlardır. Bu parazitler hücrelerin epitel tabakasını veya solungaçların hassas dokularını yerler ve onları yok eder. Parazit olgunlaştığında tatlı ve tuzlu su balıklarındaki beyaz benekte olduğu şekilde balığı bırakır. Oodinium pillularis bir çeşit klorofil içerir. Bu parazite altın veya pas tozu rengi verir ve bitkilerde olduğu gibi fotosentez yapar. Diğer taraftan parazit bunları balığa zarar vererek yapar. Balıktan düşmeden önce kendini serbest yüzer hâle getirir.
Bu parazin bulaştığı balıklar genelde akvaryum zemininde bazen yüzeyde hızlı soluma ve solunum güçlüğü gözlemlenir. Erken safhalarında balığı rahatsız eden organizmadan kurtulmak için sürtünmesi işaretlerden biridir.


Bu hastalığın en çok görünen özelliği ona pudrayla kaplıymış görünümü veren genellikle solgun veya altın sarı veya pas renkli yüzlerce benektir. Işık arkadan geldiği sürece bazen bunu görmek zordur. Bu ilerlemiş safha genelde en tehlikelisidir.
Tedavi sürecinde sıcaklığın 30 0C’ye yükseltilmesi bu parazitin ölmesine neden olabilir. Ancak bu tedavide dikkat edilmesi gerekli bir husus vardır. O da tedavi edilecek balığın yüksek sıcaklığa dayanıklı olmasıdır. Bu tedaviye destek olarak 3 gün boyunca 100 litre suya 1 gram Quinine hydrochloride kullanarak devamlı banyo yaptırılmalıdır. Aynı zamanda 24 saat aydınlatmada sağlanalarak, bu parazitin yaşam döngüsünü bozarak kendisini yakmasına sebep olacaktır.
Bakırsülfat kullanımı, 1 litre saf suya 320 mg bakır sülfat konur. Bu solüsyondan her 3,5 litre tank suyuna 1 ml kullanılır. Bir çok türün bakıra karşı toleransı farklıdır. Ayrıca suyun sertliği de bakırın etkilerinde önemli rol oynar. Yeterince sert değilse istenen etki alınamaz. Ek olarak yeni tankta uygulandığında bakır seviyesi düşme eğilimi gösterir, iyi sonuçlar bekleniyorsa bakır seviyesi kontrol edilmelidir

Oku

Köpük Yuva Yapan Balıklarda Yavruların Bakımı ve Gelişmesi

Köpük yuva yapanlardan döl almak, görüldüğü üzere biraz bilgi ve biraz özenle
kolayca mümkün olabilmektedir. Yavrular, köpük yuva içinde korunan yumurtaları çatlatıp
akvaryuma dâhil olduktan sonra, daha iki gün babalarının bakımına gereksinim duyar.
Çünkü kendi kendilerine yetecek, yüzebilecek, bir yerden bir yere gidebilecek güçte
değillerdir. Yuvalarından düştükleri takdirde oldukları yerde kalırlar. Babaları onları alarak
yeniden yuvaya yerleştirir.

Yumurtadan çıktıktan iki gün sonra yavrular güçlenmiş olur. Yüzebilecek olgunluğa
erişir. Artık onları yuvada tutabilmeye olanak yoktur. Yuvayı bırakıp yüzmeye, akvaryuma
dağılmaya başlarlar. Bu babayı huzursuz eder. O ana değin koruyup gözettiği onlar değilmiş
gibi yavrularını yemeğe girişir. Eğer dikkatli davranıp babayı akvaryumdan zamanında
çıkartmazsanız elinizde pek bir şey kalmayacaktır.

Yavrular kendi kendilerine yetmeye başladıktan sonra, akvaryumda bulunan
mikroorganizmalarla, enfüzvuarlarla beslenmeye başlarlar. Üreme akvaryumunda çürümüş
bitki yaprakları ve benzeri döküntüler varsa yumurtaların dökümünden, yavruların serbest
yüzmeye başlamalarına değin geçen 4 -5 günlük süre içinde suda oluşacak olan enfüzvuarlar
yeterli olabilir. Aksi halde iyi beslenememeleri gibi bir durum ortaya çıkar ki bu, yavruların
bütün gelişmelerini ve niteliklerini olumsuz yönde etkiler. Bunu önlemek için yapay yolla
enfüzvuar üretilip balıkların gereği gibi beslenmeleri sağlanabilir. Ancak enfüzuarların fazla
oranda ve kontrolsüzce akvaryuma konulması halinde, suyun dengesinin ve niteliğinin
bozulacağı kuşku götürmez. Bu da yavruların sağlığı üzerinde büyük sakıncalar doğurur.
enfüzvuarlar akvaryuma, damlalıkla ve kısa süre içinde yenilip tüketilecek oranda
konulmalıdır.

Bu ilk adımda, su niteliğinin bozulmadan korunması ve daha denetimli bir beslenme
için suya, yine bir damlalık aracılığıyla, yağı alınmış homojen sütten yalnızca iki damla
damlatılır. Sütün damladığı yerde bir beyazlık oluşur. Bu beyazlık yavrular tarafından
yenildikçe günde iki üç defadan fazla olmamak üzere süt damlatmayı yinelemek gerekir.
Yavrular bir haftalık olduklarında, yumurtadan yeni çıkmış karides kurtçukları,
dondurulmuş karides kurtçukları, un haline getirilmiş kuru yemler verilebilir. Yavrular
büyüdükçe ince su pireleri, kıyılmış su kurtları, diğer canlı yemlerle ve kuru yemlerle dengeli
bir beslenme uygulanmalıdır.

Artık yüzlerce yavruya birden sahip olmuşsunuzdur. Ancak pek çok üretici
yavrularının 10—12 günlükken çok sayılarda ölmeye başladığını gördüğünde aynı ölçüde
üzülür. 17. ve 18. günlerde ise alınan yüzlerce dölden ancak çok az sayıda canlı yavru
kaldığını görmek çok acıdır. Sık karşılaşılan bu durumu önlemek mümkün olduğu gibi fazla
zor bir işlemi de gerektirmez.

Labirentli balıkların yavruları yumurtadan çıktıklarında gelişmiş bir labirent organına
sahip değildir. Labirent odacıklarını oluşturacak olan kıkırdaklar ve içlerindeki kılcal kan
damarları zaman içinde gelişimlerini tamamlar. Bu nedenle başlangıçta akvaryum suyunun
havalandırılması, filtre edilmesi yani suyun oksijence zenginleştirilmesi ve niteliğinin
korunması zorunludur. Bu da su ısısında değişimler meydana getirmemek şekilde
sağlanmalıdır. En uygun filtre sistemi, taban kumunun arıtıcı olarak kullanıldığı yöntemdir.
Yavrular ancak 12 ila 17 günlük olduktan sonra labirent organları soluma görevindeki
paylarını yerine getirebilecek olgunluğa erişir. Yavru, akvaryum yüzeyine yükselerek
havadan serbest oksijen almaya başlar. Ancak başlangıçta labirent odacığını oluşturan
kıkırdaklar zar gibi incedir. Sudaki ve akvaryum yüzeyindeki havanın ısısındaki en küçük
düşmeler, labirente gelen havadaki oksijeni emmeye yarayan kılcal damarların üşütülmesine
ve iltihaplanmasına neden olur. Bu da henüz çok duyarlı ve dirençsiz olan yavruların
ölmelerine yeter.

Bu üzücü durumun önüne geçmek, büyük ölçüdeki yavru kayıplarını önlemek için
alınabilecek olan önlemler vardır.

 Her şeyden önce akvaryum ısısının düzenliliği, mümkün olduğu ölçüde oda
ısısının bir düzeyde tutulmasıyla sağlanmalıdır. Eğer bu mümkün olamıyorsa hiç
değilse oda ısısıyla akvaryum ısısı arasında büyük farkların ortaya çıkması
önlenmelidir.
 Akvaryum yüzey suyunun tozlanması engellenmelidir.
 Akvaryum çerçevesinin üst kenarlarına birkaç küçük plastik parçası donduktan
sonra üzeri tümüyle camla örtülmelidir. Konulan küçük plastik parçalarının
sağladığı aralıktan akvaryum için gerekli olan hava girebilecektir.
 Akvaryum üstüne örtülen cam örtü, biri büyük, diğeri küçük olmak üzere iki
parçadan oluşmalıdır. Yavruların bakımı ve beslenmesi gibi herhangi bir nedenle
akvaryum örtüsünün açılması gerektiğinde, yalnızca bu küçük parça kaldırılarak
akvaryum yüzeyindeki havanın tümüyle soğuması önlenmiş olur.
 Akvaryumu aydınlatmakta kullanılan ışıklandırma düzenine sahip akvaryum üst
kapakları, lambaların verdiği ısıyla bir ısıtıcı gibi ısı verir. Bunların üzerine
koruyucu bir örtü örtmek yoluyla ürettikleri ısının büyük ölçüde akvaryum
yüzeyine dağılmaları sağlanabilir. Böylece, akvaryum yüzeyinde sürekli olarak
elverişli bir ısıya sahip olmak mümkün olur.
 Yavrular 15 günlük olduklarında, yalnızca 2/3’ü suyla dolu bulunan içlerinde
yaşadıkları üreme akvaryumuna su ilave etmek gerekir. Ancak bu birdenbire
yapılmaz. Akvaryuma, uygun nitelikte, bekletilmiş ve ısısı akvaryum suyu ısısına
getirilmiş suyla tümüyle doluncaya kadar her defasında yalnız 1 cm
yüksekliğinde olmak üzere 3 günde bir ilave yapılır.
 Yavrular 70 ila 120 gün arasında cinsiyetlerini belli eder. Eğer bir zorunluluk
doğmamışsa ayrımın bu çağlarda yapılması daha elverişlidir. Özellikle erkek
yavrular 3 aylık olduklarında mutlaka birbirlerinden ayrı tutulmalıdır.

Oku

Tatlı Su Akvaryum Bitkileri: Anubias Coffeefolia

Anubias barterinin küçük varyasyonudur. Gelişim aşamasında kahverengiden sarıya ,yeşile dönen değişik renk çeşitliliğine sahip ,sert yapraklı ,çiçek açabilen dayanıklı bir bitkidir. Araceae familyasından olan bu türlerin rizomları kesinlikle toprağın,kumun altına alınmamalıdır. Aksi halde bitkinin rizomu çürür ve ölür. Bu nedenle misina veya ip ile kök,kütük,taş,kaya gibi nesnelere tutturulurlar. 40 cm ye kadar boy atabilen 20 cm ye kadar alanı kaplayabilen ,akvaryum hacmine göre orta veya arkaplan bitkisidir. Çok ağır gelişir. 40-60 günde 1 yaprak çıkartacaktır. Işık ,gübre ,sıcaklık şartları yeterince uyumlu olduğunda 2 haftada 1 yaprak çıkartması da mümkündür(High Tech). Ağır geliştiklerinde yapraklarını yosun sarabilir.Yeterince uzamış rizomun bölünmesiyle ya da yaprağın dikimiyle çoğaltılabilir.Adını kahveden almasının nedeni olarak yaprağın başladığı noktanın açık kahverengi olması ,ve yaprağın koyu yeşile döndüğü noktada kahve çekirdeğini anımsatmasıdır.

Oku